|
|
|
|
|
|
| |
Fenerli ve Galatasaraylı aynı şeye sevinebilir mi?
İşin içine para girince mertliğin bozulduğunu bir kez daha gözlerimle gördüm. Gerçi ben de para için birkaç kez satmıştım ama işin kitlesel boyutlara ulaşacağını hiç düşünmüyordum. İş yerinde Fener-Gençler maçını izliyoruz. Gençler'in bildik Fener'e hayatı zorlaştırma tarifesi tüm şiddetiyle sürüyor. Fener mağlup ve maçın dönme şansı yok. Sonra Alex skoru eşitliyor. Ama galibiyetin gelmesi zor, vakit yetmeyecek gibi çünkü. Tam o sırada telefonum çalıyor ve "bi dur maç izliyorum diyemeyeceğim" biri. Hemen bir parantez... Toptan anlamayan, ilgilenmeyen kitlenin maç sırasında iletişim kurma, sosyalleşme çabasına kılım. N'apıyorsun? Maç var... Ne maçı? Fener-Gençler... Kaç kaç? İlgilenmediğin bir şey üzerine sporseveri neden bunaltıp değerli vaktini alıyorsun ki? Hemen parantezi kapatalım, mevzuya dönelim. Telefonla konuşurken volta atanlardanım ben. Mümkün değil yerimde duramam. Hele iş yerinde, geniş alanda kendimden geçer coştukça coşarım. Büyük daireler çizerim, girmediğim bilmediğim bölgeleri keşfe çıkarım falan. Neyse hem yürüyelim hem konuşalım tadında turlarken bir gürültü koptu. Gürültü bir son dakika golünün habercisiydi ama kim attı? Galatasaraylılar'ın sevincini görünce Fener'in gol yediğini düşündüm. Sonra Fenerliler'in de sevindiğini gördüm. Bu çok saçma! Bir Fenerli ve bir Galatasaraylı'nın ortak sevinecekleri bir şey olamaz değil mi? Varsa da ben bilmiyorum. Telefon görüşmesini bitirince olaya dahil oldum ve anladım ki Fener gol atmış ama Fener'in galibiyeti üzerine bahse giren Galatasaraylılar bu son dakika golüyle hatırı sayılır bir para kazanmışlar. Onun yaygarasıymış. Evet, işin içine para girdi mi hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Endüstrileşen futbolumuzun yan sanayisi de gelişti ve en son halkası da bahis oyunları. İddaa külüstürleşen Sportoto'nun yerini almış gibi gözüküyor. Sportoto'da iki kuruş para kazanmak için on üç maç bilmeniz gerekiyordu. Oysa şimdi önceden çalışılmış kombinasyonlarla dört beş maçı çözdünüz mü hatırı sayılır paralar kazanmak mümkün. Üç günde nasıl yaygınlaştı anlamış değilim. Bir kafeye giriyorsunuz, sevgilisiyle ilgilenmeyi bırakıp bülten çalışan delikanlılara rastlıyorsunuz. Taksi şoförü Adana-Yozgat maçı için fikir istiyor. Virüs yayılıyor. Bu kış La Louviere-Standard Liege maçı gibi anlamsız maç üzerine bahis atıp bağıran dar gelirlilere sıkça rastlayacağız gibi gözüküyor. Ama unutmamak gerek ki, taraftar olmakla bahisçi olmak çok farklı dünyalar. Birinde duygularınızla, diğerinde mantığınızla yatırım yapıp bal tanrıçasına bırakırsınız işin geri kalanını. Manchester- Fener maçı için Kanaryam'ın galibiyeti için oynuyorum. Duygusal olduğumdan değil. Fener'in galibiyeti daha iyi para veriyor da ondan! Parayı çöpe attık değil mi?
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|