|
|
|
|
|
|
Londra Moda Haftası'nı sallayan Türk genci
İzmir'den kalkıp, koltuğunun altında çizim dosyasını alıp, çat pat İngilizcesi ile dünyanın en iyi moda okullarından Central Saint Martins'e başvuran Bora Aksu şimdi dünya modasının zirvesinde oturuyor. Onun adı Calvin Klein, Dolce&Gabbana, Donna Karan, Gucci, Versace gibi dünya devleriyle anılıyor.
Yeni Londra'nın Çin bulmacası gibi yükselmiş silindir apartmanlarından birinin önündeyim. Dünya modasının zirvesine oturan genç bir Türk'ü; adı Calvin Klein, Dolce&Gabbana, Donna Karan, Gucci, Jil Sander, Versace ile birlikte anılan bir Türk'ü; gerçeğin hayallerden yol aldığını kendisine ispatlayan Bora Aksu'yu arıyorum. İzmir doğumlu Bora Aksu, 1996'da çat pat İngilizce'siyle, ünlü Central Saint Martins Moda Okulu'nun kapısını çaldı. Sonradan alışkanlık haline getireceği "Yeni Nesil" ödüllerinin ilkini de orada aldı. Özgür ifade dönemini yapılandırdığı master'ında ise ikinci "Yeni Nesil" ödülünü havaya kaldırdı. Tüm bu ödüllerin ardından Dolce&Gabbana ondan koleksiyonunun en güzel parçalarını aldı. Artık moda sponsorlarının listesine alınmıştı. 2003 Şubat'ında Londra Moda Haftası'nı büyük ödülle Bora Aksu özel koleksiyonu sarsacaktı. Nitekim geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Londra Moda Haftası'ndaki defilesinde, son aldığı büyük ödülü ile en ciddi basın kuruluşlarının peşinde koştuğu bir yıldız olarak doğdu.
'TEK BİLDİĞİM ÇİZMEKTİ' Silindir binanın kapısı açıldığında karşımda annesinin gördüğünde canına okuyacağı yırtık blue jean'i ile duruyordu.
* Bir insanın ünlü bir şarkıcı olacağı, bebekken ağlamasından anlaşılırmış. Geçmişte, sizi Londra'nın moda zirvesine taşıyan yolculuğun izleri var mıydı? Annem ve babam beni kendileri gibi doktor olmam için zorlamışlardı. Ama olmadı. İşletme okudum ama bu arada sürekli çizdim. Hatta Türkiye'de "Best Dizayn" ödülü bile aldım. Londra'da Saint Martins'e başvurup, koltuğumun altında çizim dosyamla mülakata girdiğimde umutsuzdum. Alınmayacağımı biliyordum. On beş gün sonra mektup geldi. Çizimlerimi çok beğenmişlerdi, okula alınmıştım.
* Sizin beğenmediğiniz çizimlerinizi, bu kadar ünlü bir okulun yönetimi hangi kıstaslara bakarak beğenmiş olabilir? Oraya başvururken dilimin seviyesi çok kötüydü, çizmekten başka hiçbir şey bilmiyordum. Derinliğinizi karşınızdakinin dili ile anlatamayınca bütün zenginliğiniz boğazınıza düğümleniyor. Çok zor bir dönem geçirdim. Uyum ve dil sorunu... Ama bildiğim her şeyi o okulda öğrendim. Zahmetli bir dönemdi. Okul bitince, en büyük şanslarım olan moda dünyasının çok önemli iki ismi Susanne Darken ve Marc Jacobs ile karşılaştım. Moda profesörü Susanne Darken kendi cebinden master paramın yarısını herhangi bir şey yapıyormuşçasına ödeyiverdi. Koleksiyonumun sergilenmesini o sağladı.
* Aslında işin içinde bir rota yönetmeni var anladığım kadarıyla... Batılıların enteresan bir iş ahlakı var. Yarı yolda terk etmiyorlar seni. "Ben işimi yaparım, her şey yolunda gider" demiyorlar. Ellerini taşın altına koyuyorlar ve gerçekten destek veriyorlar. Bir yardımda bulunurken, borçlandırmak için değil, yolun açılması için yapıyorlar. Master'a başladığımda iki büyük ustanın yanında olmanın ayrıcalıklarını gördüm. Farkına varmadan gelişmekteydim. Öğrenci defilemin çok parlak olması önümdeki engelleri aşmamı sağladı. Argos ve Burbery's den teklif aldım. Elime para verip ve bana altı ayda koleksiyonumu hazırlamamı söylediler.
'DOĞRU YERDEYİM ARTIK' * İngiliz basını modacı kimliğinizle ilgili övgü dolu yorumlar yapıyor... Kendi tasarım kimliğimi bulmam hayli uzun zaman aldı. İngiliz moda konseyi bana 'yeni jenerasyon' ödülü verdi. Basında bu nedenle bana çok yer veriliyor. Ama biliyorum ki moda dünyasında bir anda yıldız olabilir, bir anda kayabilirsiniz. Kişisel bir şeyi dünya ile paylaşıyorsunuz, beğenip beğenmeyecekleri şüpheli. Bir yandan, beğenip beğenmemeleri de o kadar önemli değil. Çok karışık duygular. Defileden sonra CNN'den, Guardian'a kadar dünyanın en itibarlı basın kuruluşları bana gelince; artık hayatımın bu yolda süreceğini anladım.
* Bundan sonraki yolculuğunuz sizi nereye götürecek? Londra, New York, Paris, Milano ben bunlardan birisinde bulunmak şansını elde ettim. Doğru yerdeyim ve devam ediyorum.
Röportaj: Akın Olgun LONDRA
|
|
|
|
|
|
|
|
|