|
|
|
|
|
|
Stand-up'çı yanım hâlâ ortaya çıkmış değil
* Geçmişte yaptığınız bar programlarının çok tuttuğunu duymuştum. Asıl işiniz müzik olmasına rağmen yaptığınız şovların, tiplemelerin çok öne çıktığını da biliyorum. Bu yöndeki performansınızı neden gözardı ettiniz TRT sizi keşfedene kadar? Stand-up'çı yönüm bence hâlâ ortaya çıkmış değil. Şu anda yine de bir şekilde sakınıp kolluyorum kendimi. O kadar açılabilen insanlardan değilim galiba.
* Tam tersi bir görüntü veriyorsunuz halbuki? Ama değilimdir... Kendi dostlarım ve ailemin içindeki halimi sergilediğim zaman insanlar benden vazgeçemeyecekleri bir hale gelirler, bunu biliyorum. Yani bu kendimi gerçekten açabildiğim zamanlar oluyor; tam teslim olduğum zaman. Yani kendimi kılıflı hale getirmediğim zaman. Ben hâlâ kendimi izlerken gerçek Emel'i çok fazla bulmuyorum.
* Niye kılıflı hale getiriyorsunuz kendinizi? Acaba dozunu fazla kaçırır da yanlış anlaşılır mıyım duygusu olabilir; bilmiyorum. Karşımda oturanlar beni gerçekten seviyorlar hissini aldığım zaman gerçek Emel çıkıyor ortaya. 4-5 kişi birarada yaşıyor içimde bence. Tuhaf şeylerden o kadar çabuk etkileniyorum ki..
* Mesela? Mesela burada 500 kişi otursun, seyrediyor olsun beni; bir tanesinin benden hoşlanmadığını hissetmek bile beni kapatabiliyor. Ben onu görüp hissedebiliyorum. İçime kapanıyorum. Ki şov işinde bu hiç dikkate alınmaması gereken bir şeydir. Çok tuhaf! Sahneye çıktığımda, bazen karanlıkta ve arkada oturur ya insanlar ve görmediğimi zannederler... Onları bile görüp duyuyorum. Malesef!
* Peki hiç böyle stand-up ya da şov yapmanız için teklif gelmedi mi? Ben bu işe ilk Şan Tiyatrosu'nda başladım. Mehmet Ali Erbil, rahmetli Cenk Koray, Uğur Böcekleri hep birlikte bir müzikalde oynadık. Onun arkasından Zeki Alasya-Metin Akpınar aldılar beni. Seda Sayan, Metin Akpınar, Zeki Alasya... Dördümüz çok uzun süre Caddebostan Maksim'de kabare yaptık. Hem oyun oynadık hem şarkı söyledik. Hani derler ya gişe rekorları kırdı; öyle bir şeydi. İnsanlar neredeyse yerlerde oturuyorlardı. Arkasından Müjdat Gezen'le Sturdust'ta çıktık. Orası da doldu taştı. Ama televizyon konusunda müthiş cesaretsizliğim var. Bende her şey çok atbaşı gidiyor. Bir taraftan bakıyorsun dünyanın en cesur insanıyım, bir taraftan da dünyanın en ürkek, en korkak, en içine kapanık insanıyım. Yani durup baktığında, bu kadar fırlama bir kadın bu kadar içine kapanık, utangaç kadına nasıl dönüşebilir diye dehşete düşersin. Bu işte kontrolü sağlayamıyorum bir türlü.
* Bir dakika ben şurada takıldım. Bir zamanlar şhowgirl yanınız keşfedilmiş, tam işinizi bulmuşsunuz sonra neden devam etmediniz? Hem de çok fazlasıyla emin olabilirsin benim işim olduğundan. Ama dediğim gibi bütün yeteneklerimi hayata ne zaman geçireceğimi inan ben de bilmiyorum. Herhalde hep birilerinden bekledim. Geldiğinde de hep süre istedim. Mesela 93 senesinde Mehmet Dalmaz'dan gelmişti ilk teklif. 'Şov yapmalısın Dalmaz'da' diye. Cem Yılmaz adı pek duyulmamıştı o sıralar. Seyrediyordum Cem'i; olağanüstü iyiydi ve bir gün Cem'le buluştuk neler yapılabilir diye. Yazar takımıyla konuşuldu filan. Fakat bir şekilde kaçtım o işten. Acayip cesaretsizlik vardı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|