| |
Yorgan sezonu açılmıştır!
Yorgan: İsim; yatakta örtünmeye yarayan, içi pamuk, yün vb. şeylerle doldurularak dikilmiş geniş örtü. Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüğü'nden yaptığım bu alıntının tabii ki derin bir manası var. Efendim kış sezonunu açtım. Benim için kışın gelmesi takvimsel gelişmelere bağlı olmadı hiç. Ne zaman canım yorgan altına sığınmak isterse, o zaman kış gelmiş demektir. Kimi zaman sonbaharı pas geçerim, kimi zaman ağustosta mevzuya dalarım. Ve bendeniz yorgan sezonunu açtım. Muhteşem gövdeme, uyku dinamiklerime ve tabii ki dönem dönem yorganı paylaşacağım gerçek ve tüzel kişilere hayırlar getirmesini dilerim. Bu yılki sezon açılışında validenin de hazır bulunmuş olması benim için ayrı bir gurur vesilesi oldu. Zira annem yorganı yıkatmış, temizletmiş, sigara yanıklarını onartmış. Bir on yıl daha tepe tepe kullanırım gibime geliyor. Yorgan deyip geçmeyin lütfen. Müzik setimden sonra duygusal bağım olan yegane eşyadır. Yazlığa giden ve sonbaharda geri gelen sevgili gibidir yorgan! Ve vakti geldiğinde özlediğim sevgiliyle kucaklaşır gibi bırakırım kendimi kollarına. Neyse duygusal hayatımı bir kenara bırakıp daha ciddi konulara girelim. Taksi: İsim; belli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil. Türk Dil Kurumu'nun bu tanımlamasında ciddi bir eksiklik görüyorum. Yorgandaki gibi mükemmel değil. Havalimanı taksileri ekseninde incelediğimizde tanımın aşağıdaki gibi yeniden yapılması gerekir. Havalimanı taksisi: İsim; gideceğiniz yere göre değil de şoförün kazanmayı arzuladığı para miktarına göre, hareket etme eğiliminde olan sarı Şahin. bkz: LPG... Üzgünüm ama Sefaköy'e gitmek zorundaydım. Suadiye üzerinden Sefaköy'e giden bir yol da bilmiyorum. Yürüsem kurtarmaz, otostop çekmeye utanırım... Binmiş olduk bir kere ve şoför terörü bir sanata dönüştü. Beş dakikalık yol boyunca artı sonsuz dip gaz, artı sonsuz dip fren, homurtu, sebebiyet verdiğim olumsuz durumun intikamını öndeki arabayı taciz ederek çıkartma hali ve tabii ki açık büfe korna... Tek kelime konuşma yok ama enerji korkunç. İnsanlık suçu işlemişim sanki. Bir ara korkudan "hacım boş ver Sefaköy'ü, İzmit'e gidelim pişmaniye alıp dönelim" diyesim geldi ama yemedi. Neyse ki adrese ulaştım. Parayı verip hemen kendimi dışarı attım. Tamam kendini bilmez bir şoför koca camiayı bağlamaz klişesini burada da kullanalım ama bu olay bir tek benim başıma gelmiyor. Yeşilköy, Ataköy gibi yakın mesafede oturanların sürekli karşılaştıkları bir sorun bu ve kimse bu muameleyi hak etmiyor. Yine "abi ekmek parası" klişesini de kullanalım ama bir tek değerli taksi şoförümüzün kaygısı değil bu. Ne diyelim; Türk Dil Kurumu'nu göreve çağırıp gerekli düzeltmeyi yapmasını sağlayalım. Ben yorganıma sarılır yaralarımı sararım.
|