|
|
|
|
|
|
Bahaneyi bırak kilo vermeye bak!
Artık 'su içsem yarıyor' sözünü rafa kaldırma zamanı! Hiç kimse durup dururken şişmanlamıyor. Az yemenize, hatta hareketli yaşamanıza rağmen kilo veremiyorsanız, mutlaka bir yerde bir şeyleri yanlış yapıyorsunuz. Prof. Dr. Metin Özata, fazla kiloların sebebi olarak; beyaz ekmek tüketimine, spor yapmamaya, az su içmeye ve kahvaltının atlanmasına dikkat çekiyor. Forma girmenin sırları bu yazı dizisinde...
İdeal kiloda olmak, sağlıklı yaşamın en önemli kurallarından biri. Ancak çoğu zaman zayıflamak adına yaptığımız hatalarla, belki de en az şişmanlık kadar zarar veriyoruz kendimize. Sonuç; zayıflayan bir bağışıklık sistemi, bozulan sinirler ve çoğu zaman da başarısızlık oluyor. Peki neyi, nerede yanlış yapıyoruz? Formda kalmanın sırları neler? Prof. Dr. Metin Özata, "Doğru Beslen Formda Kal" adlı kitabında, beslenme, zayıflama ve formda kalma konularında, aklımıza takılan soruların yanıtını ayrıntılarıyla veriyor. Özata'ya göre; şişmanlıkla mücadelenin ilk koşulu; çocukluk çağından itibaren doğru beslenmeyi öğrenmek, uygulamak ve spor yapmayı alışkanlık haline getirmek. Çocukluk çağında bu sistemi benimseyemeyenler için de geç kalınmış değil. Yaşam stilinizde yapacağınız değişikliklerle, kaliteli bir ömür sürme şansınızı artırabilirsiniz. Bu yazı dizisinde, doğru beslenme ve formda kalmanın yollarını, beslenmede yaptığımız yanlışları, zayıflamayı kolaylaştıracak önerileri bulacaksınız. Sağlığınıza geç kalmadan sahip çıkın...
Şişmanlığa yol açan başlıca sebepler neler? Şişmanlık, dünyada ve Türkiye'de hızla artmakta olan bir hastalık. Önceleri sadece erişkin insanların problemi olarak ortaya çıkan şişmanlığın, son yıllarda çocukları da tehdit ettiği ve aşırı şişman çocuk sayısının hızla arttığı gözleniyor. Şişmanlığın hızla artmasının başlıca nedenleri ise; aşırı beslenme ve hareketsiz yaşam biçimi. Bu faktörler dışında, anne ve babadan gelen bazı genlerin de şişmanlıkta rol oynadığı artık biliniyor.
Şişmanlık, başlı başına bir hastalık olarak kabul edilebilir mi? Şişmanlık, sigaradan sonra önlenebilir ölüm nedenlerinden ikincisidir. Kilosu fazla olan kişilerde şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kan yağlarında yükseklik (hiperlipidemi) ve kalp hastalıklarının daha fazla olması ve bu rahatsızlıkların erken yaşlarda ölüme yol açması nedeniyle, kilo vermek ve sağlıklı beslenmek büyük önem taşıyor. Fazla kilolardan kurtulmanın yolu ise; sağlıklı ve dengeli beslenmek, az yemek ve egzersizi artırmak. Otomobil kullanımı, televizyon ve bilgisayar başında geçirilen saatler, insanların kilo almasının belli başlı nedenleri arasında. Akşamları yemekten sonra atıştırılan yiyecekler de fazla kiloların önemli bir nedeni.
Gereksiz atıştırmaların yanı sı ra, yeme konusunda başka neleri yanlış yapıyoruz? Ülkemizde beslenmeyle ilgili en büyük yanlışlığın beyaz ekmek tüketimi olduğunu söyleyebiliriz. Artık köylerde bile bol miktarda beyaz ekmek tüketiliyor. Bol nişasta içeren, buna karşılık mineral, vitamin ve posa açısından zayıf olan bu tür ekmeğin, sağlığa faydası olmadığı gibi, şişmanlığa, şeker, kalp ve tansiyon hastalıklarına zemin hazırladığı da biliniyor. Eğer beyaz ekmek tüketimi bu hızla devam ederse, ülkemizde, şişmanlık, şeker hastalığı, kalp rahatsızlıkları ve kanser gibi hastalıklarda büyük bir artış olacaktır. Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği veya çavdar ekmeğinin yenmesi artık alışkanlık haline getirilmeli. Ülkemizde beslenme konusundaki çok yaygın bir başka yanlışlık; meyveleri bol şekerle kaynatarak reçel yapmak. Sadece meyvenin kendi şekeriyle, yani şeker ilave edilmeden yapılan reçel daha sağlıklıdır. Bir diğer önemli yanlış beslenme alışkanlığı ise, ülkemizde süt, yoğurt ve peynirin yağlı olanının tercih edilmesi, yağsız yoğurt ve peynirin pek makbul sayılmaması. Oysa; peynir, yoğurt ve sütün yağsız olanı sağlıklıdır.
Öğünlerimizde de sorunlar var, değil mi? Geçiştirilen sabah kahvaltıları, hünkâr sofralarını hatırlatan akşam yemekleri... Kahvaltı yapmamak, öğleyin az, akşamları çok fazla yemek de kilo almanın önemli sebeplerinden... Aslında sağlıklı olanı; kahvaltıyı iyi yapmak, öğlen normal, akşam ise hafif yemek. Özellikle çocukların çoğunun kahvaltı yapmadığı ve bu nedenle gün içinde fazla miktarda abur-cubur yiyip, kilo aldıkları bilinen bir gerçek. Bu nedenle, sabahları ailece iyi bir kahvaltı yapılması, kahvaltı öğününün atlanmaması çok önemli. Kahvaltı yapan kişilerin gün içinde daha az abur-cubur atıştırdığı bilimsel olarak ortaya konmuştur. Sağlıklı bir yaşam için, günde en az altı - sekiz bardak su içilmesi gerekir. Maalesef ülkemizde su içme alışkanlığı yok. Az su içenlerde şişmanlık, böbrek taşı ve bağırsak hastalıkları daha fazla görülüyor. Zayıflamak isteyenlerin de günde en az altı - sekiz bardak su içmeleri gerekir. Kola, gazoz veya diğer meşrubatlarda şeker oranı fazladır. Kola veya gazoz yerine su içmek alışkanlık haline getirilmeli. Hatta, susamadan su içmeye çalışılmalı.
Tükettiğimiz yağlar konusunda ne düşünüyorsunuz? Hangileri daha sağlıklı? Son yıllarda sevinçle gördüğümüz önemli bir değişiklik; artık çoğu kişinin yemeklerde bitkisel sıvı yağları tercih etmeye başlaması. Margarin, tereyağı, içyağı ve diğer katı yağların sağlığa zararlı olduğu artık biliniyor. Etiketinde, 'hidrojenize bitkisel yağ' içerdiği belirtilen besinlerin, bisküvi, gofret, kurabiye, pasta ve keklerin sağlığa zararlı olduğunu unutmayın. Ama yağların hepsi zararlı değil. Bitkisel sıvı yağlar, zeytinyağı, ceviz, badem, antepfıstığı, yerfıstığı, fındık ve balıkta bulunan yağlar sağlığa faydalıdır. Bizi kalp ve damar hastalıkları, kanser ve yüksek kolesterolden koruyan Omega-3 yağlarını yeterince almak için, haftada en az iki defa balık, ayrıca her gün dört - beş tane ceviz veya badem yemeye çalışılmalı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|