Günde 3 öğün yemek yiyoruz, ama 24 saat giysilerle temas halindeyiz. Bu nedenle tekstil ekolojisi çok önemli. Tekstil, daha uzun süreli daha kronik ve daha farkedilmeyen bir tehdit oluşturuyor insan sağlığı için. Dünyada Eko-Teks 100 standartlarını belirleyen ilk kurum Hohenstein Institute'dür. Biz Türkiye'de Çevre Laboratuvarları olarak bu enstitü ile joint venture bir ortaklık kurduk. Türkiye'de sertifika veren başka bir yer de yok. Şu anda 500'ü aşkın firmaya sertifika verdik. Bu sertifikanın her yıl yenilenmesi gerekiyor. Ancak bize başvuran firmalara baktığımızda hepsinin ihracatçı olduğunu görüyoruz. Türk iç pazarında zaten kontrol mekanizması da yok. Yurtdışından gelen boyaların kontrolü için ürünün boyanması gerek. Test boyanın üzerinde yapılmaz. Ürünün sağlıklı olması için de boyama sırasında yasaklanmış olan bileşiklere parçalanmaması gerek. Ayrıca sorun sadece boyada değil, işte bizim verdiğimiz sertifika, ağır metali de pestisiti de içeriyor, 100 ayrı test kriterimiz var. Kotalar 2005'te kalkınca bu standart daha çok konuşulmaya başlanacak. Ama ondan önce Türk tüketicisi kaşıntı yapan, allerjiye neden olan giysilerle ilgili hak aramaya başlamalı."