Tekstil ürünlerinde kullanılan kanserojen etkili boya ve kimyasallar, ter yoluyla vücuda nüfuz ediyor. Avrupalı firmalar Türkiye'den Eko-Teks 100 sertifikası olmayan ürünü almıyor, ama iç piyasada böyle bir talep yok.
Türkiye, son yıllarda yoğun olarak gıda güvenliğini tartışırken, bir başka büyük tehlike sessiz sedasız sağlığımızı tehdit ediyor. İç piyasada satılan tekstil ürünlerinin üretiminde kullanılan boya ve kimyasallar halk sağlığını tehlikeye atıyor. Kanserojen etkili azo boyar maddeler, allerjik kumaş boyaları ve kumaşın terbiyesi ya da son işlem sırasında kullanılan ağır metal içeren maddeler, üzerinize giydiğiniz gömlekle, tişörtle terleme yoluyla insan vücuduna giriyor ve birikerek DNA üzerinde etkili oluyor. Bu etki, bağışıklık sistemini etkileyerek kanseri fişekliyor.
AVRUPA SORUNU ÇÖZDÜ Türk insanı, "Yediklerim ne kadar güvenli" sorusunu yeni yeni sormaya başladı. Ancak "Giydiklerim ne kadar güvenli" sorusuna tamamen yabancı. Oysa pek çok Avrupa ülkesinde tüketiciler, "Bu tişört alerji yaptı, bu kazak egzamaya neden oldu" diyerek markalar aleyhine açtığı davalardan büyük tazminatlar kazanıyor. Avrupalı hazır giyimciler, itibar ve para kaybına neden olan bu sorunları önlemek için üretim yaptırdıkları firmalardan her gün daha fazla garanti istiyor. Avrupa ve ABD'deki büyük perakende zincirlerinin, ithal ettikleri tekstil ürünlerinde aradığı "Eko-Teks 100" kriterleri, Türkiye'deki tüketiciler tarafından bilinmiyor ama Avrupa'nın en büyük tekstil tedarikçisi olan Türkiye'de üreticiler harıl harıl bu konuyu tartışıyor. Başta Almanya, Avusturya, Fransa ve İsviçre Eko-Teks 100 belgesi olmayan tekstil ürünlerini ithal etmiyor. Türkiye de başta Almanya olmak üzere Avrupa'nın en büyük tekstil tedarikçisi olduğu için şirketler özellikle ihraç ürünlerinde bu standardı uyguluyor. Bu iyi bir gelişme olmakla birlikte, tekstilde iç pazara ilişkin herhangi bir kontrol mekanizması olmadığı için yurtdışına ekolojik ürünler gidiyor, iç pazar ise bilinçsiz ve denetimsiz ürünlere boğuluyor. İTHİB (İstanbul Tekstil ve Hazırgiyim İhracatçıları Birliği) Başkanı İsmail Gülle, "İhracatçıyı Avrupa terbiye etti ama iç pazar denetimsiz. Gidin Zeytinburnu'ndaki boyahanelere; sağlıksız boyalarla 1-2 dolara kumaş boyuyor, Mahmutpaşa'ya satıyorlar. Giydiğiniz tişört üzerinizi boyuyor, renk veriyorsa bilin ki kanserojen boyayla boyanmıştır" diyor. Ekoteks Tekstil ve Ekolojik Testler Araştırma Merkezi Genel Müdürü Mehmet Tüysüz de, sadece denetimsiz iç pazar değil, Uzakdoğu'dan gelen ucuz tekstil ürünlerinde de tehlike olduğuna dikkat çekerek, "2004 başında Hindistan ve Çin'de üretilmiş çok sayıda numune laboratuvarımıza getirildi. Yüksek oranda azo boyar maddeye rastladık" diyor. Türkiye'de Eko-Teks 100 sertifikasını vermeye yetkili tek laboratuvar olan Çevre Hohenstein Laboratuvarı Genel Müdürü Vehbi Cin de, "İhracatçı firmalar bizden sertifika alıyor. Ama iç piyasadan sertifika talebi hiç gelmedi" diyor.
TEKSTİL EKOLOJİSİ Dünya hazır giyim sanayiinin gündemine 10 yıl önce giren Eko- Teks 100 standardı, tekstil ürünlerinin üretim ve boya sürecinde kanserojen, toksik etki ve allerjik maddelerden arındırıldığının garantisini veriyor. Ürünler dört ayrı kategoride inceleniyor: Bebek ve küçük çocuk ürünleri, deri ile temas eden tekstil ürünleri, deri ile temas etmeyen ürünler ve ev tekstili ürünleri. Ürünün tene temas eden alanı arttıkça o giyside aranan kriterler de o oranda fazlalaşıyor. Sözgelimi bebek giysileri bebek teninin hassas yapısı nedeniyle en düşük sınır değerleri ile ele alınıyor. Örneğin formaldehit için limit değer milyonda 20 ppm olurken bu, formaldehit içeren kumaş terbiye (apre) maddelerinin bebek giysilerinde kullanılamayacağı anlamına geliyor. Yine bebek giysilerinde kullanılan boyaların, ürünler bebek tarafından ağızda çiğnendiği veya emildiği takdirde tükürük ile renk vermeyecek özelliklere sahip olması gerekiyor. Tekstil ürünlerinde en büyük tehlike, kanserojen etkili azo boyar maddeler. Bunun ardından ağır metal ve kimyasallar geliyor. Azo Türkiye'nin 1995 yılında gümrük birliğine girmesi ile yasaklandı. Ancak, bu yasaklı maddelerin kullanımının denetimi sağlanamadı. Üstelik azo boyar maddelerin dışında Avrupa ülkelerinin yasakladığı ancak Türkiye'de kullanımı hala serbest olan ve kanserojen etki yapan kimyasallarla ilgili henüz hiçbir düzenleme yapılmadı. İşte asıl büyük tartışma da bu noktada alevlendi. Bu ürünlerin arasında en tehlikelileri, Nikel ve Pestisitler. Nikel özellikle giysilerin düğme yapımlarında yoğun olarak kullanıyor. Özellikle bebek giysilerinde kullanılan düğmelerde nikel olmaması gerekiyor, çünkü bebekler ağız yoluyla bu düğmelere temas edebiliyor. Pestisitler ise üretim ve terbiye aşamasında kumaşa geçen zehirli maddeler. Bu madde de kanserojen etki taşıyor. İstanbul Onkoloji Enstitüsü'nden Profesör Erkan Topuz, bu maddelerin bağışıklık sistemini harap ettiğini belirterek "Özellikle mide, meme, kolon ve karaciğer kanseri bu maddelerle tetiklenir" diye olayın vehametini ortaya koyuyor.