|
|
Kimyasal maddelere karşı savaş
Normal koşullarda vücut serbest radikaller ile kolayca başa çıkabilir. Ancak zamanla bu mekanizma yetersiz kalır. Böyle durumlarda antioksidan takviyesi ile korunmak mümkün olabilir.
Geçen hafta serbest radikaller konusunu işlemiştik. Bu hafta bu düşmandan nasıl korunacağımızı işleyeceğiz. Serbest radikaller vücutta normal metabolizma işlevlerinde ortaya çıkan; vücut strese maruz kaldığında (röntgen ışınları, güneş ışınları, bedensel ya da ruhsal aşırı yorgunluk, çevre kirliliği, sigara vb.) oluşumu artan dengesiz, zararlı kimyasal maddelerdir. Normal koşullarda vücut doğal antioksidan sistemleri ile serbest radikalleri nötralize eder ve verecekleri zararı önler. Ancak zamanla bu koruyucu mekanizma yetersiz kalır. İki faktör vücudun savunma gücünü zayıflatır.
* Çevreden ve besinlerden alınan zararlı maddeler giderek artmaktadır. Bugünkü jenerasyon eski jenerasyonlara göre daha fazla serbest radikalle karşı karşıyadır.
* Yaş ilerledikçe enzimlerin aktivitesi azalmaktadır. Bu nedenlerle vücudumuzun kendi savunma sistemi yalnız başına yeterli olamamaktadır. Vücudun serbest radikallerle savaşacak dış desteğe, antioksidanlara gereksinimi vardır. Şansımıza doğa bize birçok besinlerle çok güçlü antioksidanları sunmaktadır. Serbest radikalleri (oksidanları) yakalayıp, zararsız hale getiren maddelere antioksidan denir. Bunlar belirli enzimler, hormonlar, vitaminler, mineraller ve bitkisel kimyasallardır. Antioksidanlar en etkin antiaging gereçlerinden biridir. Bunların yardımıyla hastalıkların oluşması önlenebilir, hormonal denge korunabilir ve yaşlanma süreci geciktirilebilir. Serbest radikallere karşı en iyi korunma, antioksidanları tanımak; beslenmeyle ve destek ürünlerle bunların etkinliğini en üst düzeyde tutmaktır.
EN ÖNEMLİLERİ Serbest radikallere karşı kullanılan ürünler doğanın bize sunduğu; ancak harika antiaging etkileri son yıllarda anlaşılan maddelerdir. Bunlar arasında en iyi ve etkin olan 10 süper antioksidan mevcuttur ve 5 tanesine aşağıda yer verilmiştir. Haftaya diğer 5 harika antioksidandan bahsedilecektir. Bunların hepsini birlikte kullanmaya gerek yok. Size en uygun olan birkaçının seçiminde hekimin yardımcı olması kuşkusuz yararlıdır.
1- Vitamin E Antioksidan olarak 400 iü E vitamininin (sadece analfatokoferol değil, mikset tukeferol olan kombine şekli) alınmalıdır. Vitamin E kalp enfarktüsü riskini yüzde 40 azaltır. Vitamin E'nin bunun dışında, aspirin gibi kanı sulandırıcı etkisi olup, böylece kan pıhtısı oluşmasını önler. Güçlü bir antioksidan olarak kanser, katarakt oluşumunu ve immün sistemin yaşlanmasını önler. Tahıl, yumurta, fındık, soya fasulyesi, bitkisel yağlar, ıspanak, yeşil yapraklılar, doğal E vitamini kaynaklarıdır.
2- Vitamin C Vitamin C kan basıncını düşürür. İmmün sistemi güçlendirerek, yaşlılıkta artan katarakt ve kanser riskini azaltır. Günde alınması gereken optimum miktar 1000 miligramdır. Isıya dayanıksız olduğundan pişirme sırasında kaybolur. Bu nedenle her gün taze muamele görmemiş sebze ve meyve yemelidir. Spor sırasında serbest radikaller oluştuğundan, 1-2 saat önceden taze meyve yemeli ya da küçük dozda C vitamini almalıdır. Turunçgiller, yeşil sebzeler, patates C vitamininden zengindir.
3- Betakaroten (provitamin A) Aldığımız betakarotenin bir kısmı gerektiğinde A vitaminine çevrilir. Yeni araştırmalar yüksek dozdaki vitamin A alımının zararlı olduğunu göstermektedir. Günde 8000 iü'den fazla almamalıdır. Kanın vitamin A düzeyi düşük olduğu zaman antioksidan etkilidir ve vücut fonksiyonlarını koruyucudur. Ancak vitamin A aşırı miktarda vücutta varsa dokuları okside eder ve yaşlandırıcı etki gösterir. Ağızdan A vitamininin öncü formu olan betakaroten alınması halinde ise vücut gereksinimi olduğu kadar A vitaminine çevrilir.
Betakaroten; A vitamini gibi toksit potansiyeli olmadığından tercih edilmektedir. Araştırmalar betakarotenin kan düzeyleri yüksek olduğunda kanser ve kalp hastalığının azaldığını gösteriyor. Ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve katarakt oluşumuna karşı koruma sağladığı da saptanmıştır. Betakaroten yağda çözünen, güçlü bir antioksidandır, serbest radikalleri toplar ve nötralize eder. 3 miligram betakaroten 5000 iü A vitaminine eşittir. Günde 3 ila 5 miligram alınır. Betakaroten kaynakları; kayısı, brokoli, havuç, şeftali, ıspanak, balkabağı, kırmızı biberdir.
4- Alfalipoik asit Serbest radikallere karşı güçlü bir savunucudur. Vücudun doğal olarak ürettiği bir maddedir. Hem yağda, hem suda çözünebildiğinden hücre zarını ve içindeki yapıları serbest radikallerden korur. Hücre içindeki mitokondriler enerji santralleridir. Burada oksijenle enerji üretilir. Bu nedenle mitokondrilerde oksijen stresi (serbest radikaller) en yüksek boyutlardadır.
Mitokondriler antioksidatif korumaya özellikle muhtaçtır. Mitokondriler için en önemli koruyucu madde glutatyondur. Alfalipoik asit glutatyon oluşumu için önemli bir maddedir. Alfalipoik asidi mitokondriler içine girer ve burada serbest radikal oluşumunu engeller. Karnitin alfalipoik asidin etkisini artırır. Böylece alfalipoik asidi ve karnitin sinirlerin iletim hızını, kasların performansını iyileştirir. Alfalipoik asit şeker hastalığının komplikasyonlarını önlemeye yardımcı olur. Cilt kırışıklıklarını önler. Bu amaçla cilt kremlerine eklenir. Beyin fonksiyonlarını iyileştirir. Karaciğeri korur, katarakt oluşumunu ve yaşlanmayı geciktirir. Günde bir ya da iki kez 50 miligramlık tabletlerinden alınır.
5- Üzüm çekirdeği ekstresi Üzüm çekirdeği ve çam kabuğundan oligomerik proantosiyanidin denilen çok güçlü bir antioksidan elde edilir (üzüm çekirdeğinden grape seed extract oil, proanthocyanidin; çam kabuğundan pycnogenol). Vitamin E ve C'den 50 kez daha güçlüdür. Antioksidan etkisinin yanı sıra bağ dokusunu güçlendirir. Bu etkisiyle kalp-damar sistemini korur, damar çeperlerinin esnekliğini sağlayarak aterosikleroza (damar duvarları sertliği) engel olur. Varis, hemroid, ciltteki mavi lekeler ve yaşlılık lekeleri tedavisinde yararlıdır. Günde 100 miligram alınır. (30 miligramlık kapsüllerden günde 3 kez.)
Not: Haftaya diğer 5 antioksidana yer verilecek.
|