|
|
Şener: Babam da benzer kazada öldü
Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısından yeni çıkmış, ekranda tren kazasıyla ilgili gelişmeleri izliyor. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, görüntüleri izlerken, sessizliğini koruyor... Konuşmaya başladığında, sesine genizden gelen bir burukluk oturuyor: "Demiryolcunun şu anki acısını iyi bilirim..." Derin bir iç çektikten sonra devam ediyor: "Babam da demiryolcuydu, böyle bir kazada kaybettik..." O günlere dönüyor: "1965'in kış günüydü... 12 yaşındaydım. Ortaokul birinci sınıfa gidiyordum. Annem o gün bir yakınımızın düğünü vardı, köye gitmişti. Ben de sokakta arkadaşlarla karın üzerinde kızak kayıyordum..." O gün babası gibi demiryolcu olan bir komşusu yanına gelmiş. "Haydi eve git, sana bir amca önemli bir şey söyleyecek" demiş. Eve gittiğinde ablası olayı çoktan öğrenmiş. Koşarak hastaneye gitmişler. Yolda "baban ağır yaralı, yoğun bakımda" demişler, öldüğünü söylememişler. Hastanede, içeri sadece ablasını almışlar. Bir süre sonra, hastanenin arka kapısından göz yaşları içinde dışarı çıkan ablasını gördüğünde öksüz kaldığını anlamakta gecikmemiş. Sonra babasının ölümünün nasıl olduğunu anlatmaya başlıyor. Her gün olduğu gibi, yine erken bir saatte evden ayrılmış. Demiryolunun güvenliğini kontrol eden ve "NTV-7" olarak isimlendirilen küçük trene binerek görevine başlamış. Babası ve arkadaşının yol güvenliği için hat üzerinde oldukları bilinmesine rağmen, başka bir trene aynı hat üzerinden yol verilmiş. Babası bir trenin süratle üzerlerine doğru geldiğini görünce kendisini aşağı atmış. Hep aynı sözler Atladığı sırada direğe başını çarpmış ve hayatını kaybetmiş. Kazayla ilgili o dönemde de birçok gerekçe sıralanmış. Birçok iddia, birçok suçlu ortaya çıkarılmış.. Abdüllatif Şener bunları anlattıktan sonra bugüne dönüyor: "Babam öldüğünde de böyle olmuştu. Yine bireysel suçlamalar, yine aynı laflar, çelişkili açıklamalar. Bunlara son verilmesi gerekir. Bu fotoğraf yakışmıyor..." Birilerinin üzerine suç yıkılarak bir yere varılamayacağını, sistemin sorgulanması gerektiğini söylüyor. Tekrar eskiye dönüyor: "Babamın o gün evden son çıkışını hiç unutamadım. Sabah namazından sonra uğurlamıştık. Evden çıkıp gidişi hala gözümün önünde" diyor. Nitekim, yıllar sonra bir erkek çocuğu dünyaya gelince de babasının adını oğluna vermiş: Bedirhan... Bir noktanın daha altını çiziyor: "Demiryolcular birbirlerine sahip insanlardır, vefalılardır. Babam öldükten sonra bizi hiç yalnız bırakmadılar..." Not: Kısa bir tatil arası...
|