| |
|
|
Özkaya, "Cumhuriyet muhafızı" olmaya özenmemeli!
Ben de, kişilerin davranışlarından ötürü, kurumların yıpratılmasını doğru bulmayanlardanım. İçinde bulunduğumuz coğrafyada, hukukun üstün ve demokrasinin egemen olduğu bir rejimi yaşatmanın ve bunu sağlıklı işleyen kurumlara dayamanın ne kadar zor olduğunu, Rusya'dan, İran'dan, Irak'tan, Suriye'den görmedik mi? Batımızdaki Yunanistan'ın 1980 öncesini, Bulgaristan'ın Jivkof dönemini hatırlayın. Yani Türkiye'nin yargısıyla, güvenlik bürokrasisi ile, parlamenter demokrasisi ile sahip olduğu kurumlar, bugün bizi Avrupa Birliği'ne taşıyan temel öğelerdir. Bu yapının temel taşları, tabii ki şeffaflıktır, yasalar önünde eşitliktir.. Belirli bir süredir ayyuka çıkarak süren ve zaman zaman spekülatif hale de gelen "Yargıtay- MİT-Çakıcı" ilişkileri üzerindeki haberler, bu açıdan şeffaflığın doğum sancılarını da ifade ettiği için, mutlulukla karşılanmalıdır. Bu gerçeklerin ışığında, özellikle Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya'ya büyük bir sorumluluk düşüyor. Çeşitli suçlamalara da hedef olan Özkaya'nın, 6 Eylül'deki Adli Yıl açılış konuşmasını, "Rejime Yönelik Tehditler" çizgisi üzerinde kurması durumunda, çok geniş çevreler tarafından bu, "Asıl konudan kaçış denemesi" olarak algılanabilecektir. Tercüman'da Gülay Göktürk, bu ihtimali daha somut bir şekilde ele alıp, özetle şöyle diyordu dün: - 6 Eylül'de Özkaya'nın ağzından, elden gitmekte olan laiklik, hortlamakta olan irtica, temellerine dinamit konan Cumhuriyet ve "bağımsızlığına göz dikilen" yargı minvalli zehir zemberek bir söylev dinleyeceğiz anlaşılan... Susurluk'ta oynanan oyun bir kez daha sahneye konuyor. O günleri hatırlayın; tam da kamuoyu tepkisinin en canlı olduğu günlerde, birdenbire bütün tepkinin Refahyol iktidarına doğru manipüle edildiğine tanık olmamış mıydık? Açıkçası ben Gülay Göktürk kadar kötümser değilim. Artık kimsenin ve hiçbir kesimin, 28 Şubat öncesindeki senaryoyu yeniden sahnelemeye çalışacak kadar zeka yoksunu ve zamana uyumsuz olabileceğini tahmin etmiyorum. Yani Eraslan Özkaya'nın konuşmasını hukuk ve adaletin somut sorunları üzerinde kurması ve asla "Cumhuriyet Muhafızı" rolüne heves etmemesi gerekiyor. Ben de Adalet Bakanı Cemil Çiçek'le aynı düşüncedeyim: - Türk yargısı geriye dönük uygulamalarında zaman zaman hata yapmış olsa bile bunu kendi mekanizmaları içinde düzeltmiş ve yüz akı ile bugüne kadar çok başarılı bir sınavı vermiştir. Ben hep güvendim bu işte de güveniyorum, bundan sonra da güveniyorum. Toplumumuzun da güvenmesi lazım.
|