Telefon dinlemeye yeni düzen
Mahkeme kararı olmadan dinlenen telefon konuşmalarının delil sayılamayacağına ilişkin Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulu'nun aldığı karara hükümet nasıl bakıyor? Bu soruyu dün Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'e yönelttik. Çiçek, "Yeni bir hukuki durum ortaya çıktı, ortada hukuki bir tartışma var" diye söze başladı. Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya'nın Anayasa'nın 38'inci maddesindeki "Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez" hükmünden hareket ederek bu kararı aldıklarını söylediğini anımsattı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'un ise buna Birinci Başkanlar Kurulu yerine mahkemenin karar vermesi gerektiğini söylediğini belirtti.
Dinleme çözülüyor Çiçek, Türkiye'nin organize suçlar ve terör suçları açısından hedef ülke durumunda olduğunun da altını çizdi. Organize suç ve terör örgütlerinin dış bağlantılarının çok fazla olduğunu belirtip ekledi: "Türkiye'de de birçok suçta deliller maalesef dinlemeye dayalı olarak gelişiyor. Savcılarımız soruşturmayı yaparken organize suç örgütlerini izleyip, dinleyerek bir noktaya varıyor. Bu olmayınca sıkıntıya düşüldüğü de kabul ediliyor. Ancak bunları yaparken organize suç örgütlerinin de tuzağına düşmeden gitmek gerekiyor." Bakan Çiçek, hemen ardından Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulu'nun aldığı karara ilişkin tartışmaya döndü ve bir örnekleme yaptı: "Mahkeme kararı olmadan yapılan dinlemelerin delil olmayacağı kararı alındı. Ancak ortada bir başka durum var. Diyelim ki bir kişi örgüt liderini arıyor ve işlediği suçlar hakkında bilgi veriyor. Siz bilgi veren kişinin telefonunun dinlenmesi için mahkeme kararı aldırmamışsınız. Diyelim ki bir daha da o kişi örgüt lideri ile telefon irtibatı da kurmuyor. Bu durumda ne yapacağız?"
CMUK'ta düzenleme Çiçek, Türk Ceza Kanunu'nda buna ilişkin bir düzenleme yaptıklarını anımsattı. Mahkeme kararı ile telefon dinlemeye ilişkin düzenlemenin "asıl Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda (CMUK) yapılması gerektiğini" söyledi. CMUK değişikliğine ilişkin tasarı, Abdullah Gül'ün Başbakanlığı döneminde hazırlanıp Meclis'e yollanmıştı. Uzun süredir TBMM Adalet Komisyonu'nda bekliyor. CMUK Tasarısı'nın 107'nci maddesi telefon dinlenmesine ilişkin düzenleme yapıyor ve özetle şu hükmü getiriyor: "Beş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren cürümler dolayısıyla yapılan soruşturmalarda, başka suretle delil, iz, eser ve emare elde edilmesi olanağı bulunmayan hallerde, konuşmaların dinlenmesine, savcının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından gizli olarak karar verilir." Adalet Bakanı Çiçek, CMUK hazırlanırken, Neşter Operasyonu nedeniyle bugün tartışılan durumun hiç öngörülmemiş olduğunu vurguladı. Tasarıyı hazırlayan hukukçuların da bunu kayda geçirdiğini belirtti. Çiçek, "dinlenen kişinin telefonuna takılan ve suç işlediğini açıkça beyan eden kişilere dönük de bir düzenleme getirilmesinin zorunlu olduğunu" söyledi. Ne şekilde olabileceğine ilişkin olarak da şu örneklemede bulundu: "Buna tabii ki hukukçular karar verecek. Örneğin, dinlemeye alınmış kişilerle yaptığı telefon görüşmesinde, suça karıştığı belirlenenlere ilişkin de bir ara karar söz konusu olabilir. 24 saat veya 48 saat önce yapılan konuşmalar da karar kapsamına alınabilir. Veya başka bir tedbir düşünülür..."
Kasetlere tedbir Çiçek'in telefon dinlemelerinin her gün piyasaya sürülüyor olması konusundaki sıkıntısını da dile getirdi. "Telefon kayıtlarının ortaya çıkmasına ilişkin de bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu ortada" dedi. Kayıtların ortaya çıkmasına neden olanlar hakkında ağır bir disiplin cezası bulunduğunu da kayda geçirdi. Her ne karar alınırsa alınsın, 1990'lı yılların ikinci yarısında kasetler savaşı ile doruğa çıkan dinleme rezaleti yeniden nüksetme emaresi gösteriyor. Bu nedenle, dinlemelerin yine kasetçi dükkanlarının tereklerine düşmesinin önüne geçecek tedbirlerin alınması veya bu konuda çıkarılan kanunların gerektiği gibi uygulanmasının da sağlanması gerekiyor.
|