| |
Hukuka aykırıymış
Ülkemiz tren kazaları, mafya-yargı ilişkileri, ilaç yolsuzlukları gibi felaketlerle ve skandallarla sarsılırken hergün yeni gerçekler öğreniyoruz. Geçen hafta, ilaç yolsuzluğunu önlemek için Maliye Bakanlığı ile Eczacılar Birliği'nin ortak projesinin niye durdurulduğunu sormuştum. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü Dr. Hasan Gül'ün gönderdiği açıklamayı özetleyerek yayınlıyorum.
Sayın Mehmet Altan: Sabah Gazetesi'nin 09.08.2004 tarihli sayısında "Maliye Bakanlığına Soru" başlığını taşıyan makalenizde Bakanlığımızca cevaplandırılmasını istediğiniz hususlara ilişkin açıklamalarımız aşağıdaki gibidir: Bakanlığımızla Türk Eczacıları Birliği (TEB arasında) 18 Eylül 2001 tarihinde bir protokol imzalanmıştır. Anılan protokolde; anlaşmalı eczaneler tarafından reçetelerin ekinde bulunan fatura, sağlık kurulu raporu, hasta sevk kağıdı, ilaç kupürü gibi belgeler de eklenerek kargo yoluyla birliğin Ankara'daki reçete kontrol merkezine gönderilmesi ve merkeze gelen reçetelerin gerek reçete yazımı kuralları açısından gerek fiyatlandırma prosedürü açısından manüel olarak kontrolünün yapılması öngörülmektedir. Bu şekilde kontrolü yapılan reçete ve belgelerden bütçe uygulama talimatındaki usul ve esaslara uygun olduğu anlaşılanların ilgili tahakkuk birimlerine bedeli anlaşmalı eczaneye ödenmek üzere gönderilmesi, eksikliklerin var olması halinde ise tamamlanmak üzere anlaşmalı eczaneye iade edilmesi öngörülmektedir. TEB, protokole göre anlaşmalı eczanelerce reçete kontrol merkezine gönderilen ve kontrol edilen reçeteye ilişkin fatura bedeli üzerinden % 1-1,5 oranında bir katkı payı (eczane karından) tahsil edecektir. Ancak öngörülen bu sistemin öncelikle hukuki sakıncaları bulunmaktadır. Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliği'nin 39'uncu maddesine göre: "Her devlet memuru için, kurumların özlük işlerini yürüten ünitelerince biri memura diğeri bakmakla yükümlü olduğu kişilere ait olmak üzere 2 sağlık dosyası tutulur. Memur ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin tedavileri ile ilgili bütün belgeler bu sağlık dosyalarında saklanır. Sağlık durumu ile ilgili belgeler gizli olup içindekiler ilgililerden başkasına açıklanamaz." Hasta Hakları Yönetmeliği'nin 5'inci maddesinin ilgili fıkralarında: Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında kişilerin, rızası ve Bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamayacakları, 21'inci maddede; hasta mahremiyetine saygı gösterilmesi gerektiği, 23'üncü maddede ise, sağlık hizmetinin verilmesi sebebi ile elde edilen bilgilerin kanun ile müsaade edilen haller dışında hiç bir şekilde açıklanamayacağı hükme bağlanmıştır. Oysa, reçete kontrol görevinin TEB'ne bırakılması durumunda hastaya ve hastalığa ait olup, gizli kalması gereken bu bilgilere TEB kendisine verilen görev gereği sahip olacaktır. Bu bakımdan ülkemizin ilaç ve sağlık veri tabanının oluşturulması, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde kamuda çalışanların sağlıkla ilgili kişisel bilgilerinin değerlendirilmesi, kullanılması bu kişilerin reçetelerinin kontrolünün yapılması, bedellerinin ödenmesi, ilaçta geri ödeme politikalarının geliştirilmesi devlet organlarına ait görevler olduğundan bu görevin özel bir kuruluşa devri mümkün değildir. Bakanlığımız hiç bir şekilde Türk Eczacılar Birliği'ne (TEB'e) karşı ön yargılı değildir. Hastaların ilaçlarını zamanında, doğru şekilde ve hak sahibi olarak temin etmeleri, eczanelerin ilaç bedellerini tahsil etme konusunda mağdur olmamaları için en rasyonel, hukuka en uygun, en objektif ve en modern provizyon ve kontrol yöntemini geliştirip hayata geçirmenin gayreti içindedir. Saygılarımla, Dr. Hasan GÜL Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü
*** Açıklamadaki teknik detayları uzmanlar sanırım detaylı biçimde tartışacaktır. Ama özellikle bir cümle benim çok dikkatimi çekti. Maliye Bakanlığı'nın projesinin "hukuki sakıncaları" bulunuyormuş. Devlet "hukuken sakıncalı" bir iş yapmış. Nedense bu beni pek şaşırtmadı.
|