| |
|
|
'Mecra' kazası
Dün pazar ilavemizde yayınlanan, selülozik 'Ateş Hattı'nı okudunuz mu? Hani Reha Muhtar'ın yönetiminde Mehmet Barlas ile yaptığımız 'kadın dırdırı' tartışması... Doğrusunu isterseniz korktuğum başıma geldi. Şöyle... Reha Muhtar'ın şeytan tüyü o gün bizi de gıdıkladı. Gayet hoş bir sohbet yaptık: Kahkaha üstüne kahkaha! Eğer bu konuşmayı TV'de izleyebilseydiniz... Eminim siz de çok eğlenirdiniz. Bir ifadenin yer aldığı mecra önemlidir: Konuşma olduğu gibi kağıda döküldüğünde... Yani mecra değiştiğinde... Bambaşka bir 'metin' çıkabiliyor ortaya. Fark şurada: Sözcüklere eşlik eden mimikler ve jestler ifadeye yeni renkler katıyor; kah bir cümleyi vurgulamaya, kah tam tersini ifade etmeye yarıyor. Mesela şöyle demişim: "Tamam bak! Eğer konuşacaksan kalk şurada konuşalım." (Yumruklarını sıkarak çimleri gösteriyor.) 1) Hayır! Bana aitmiş gibi kayda geçen bu cümleyi Barlas söyledi. 2) Ve elbette bir espriydi... Tabii ben de bu 'hayali' meydan okumayı anında kabul ettim. 3) Ben Barlas'a hiçbir zaman 'sen' diye hitap etmem. Dikkatsiz birisi bizim sinirli sinirli konuştuğumuzu, 'münakaşa' hatta kavga ettiğimizi sanabilir. 'Çok gergin bir tartışma olmuş' diyebilir. Halbuki olup biten, şakaların birbirini kovaladığı son derece eğlenceli bir 'münazara'dan ibaretti. Not: "Münazara, 'kuralları belirlenmiş tartışma'dır; sizinki ise pek öyle olmamış" diye itiraz edebilirsiniz. Efendim bunun müsebbibi; ne Barlas'tır, ne de ben, kesinlikle başımızdaki çifte kavrulmuş 'moderatör'dür!
|