Taziyenin püskülleri
Hem birey, hem de toplum olarak neredeyse dakika başı yaşadığımız sınavlardan biri de Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve arkadaşlarının PKK'lı bir teröristin ailesine yaptığı taziye ziyareti.. Bu olay vesilesiyle taziyecileri eleştirmek, suçlamak, hatta lanetlemek kolay. Hele taziyecilerin gerçek duygularını okuyanlar (?) için büsbütün kolay. Tersini yapıp onaylamak, savunmak, hatta yüceltmek de harcıalem bir tavır.. Oysa sınav bu tür davranışların ve bunlara getirilen tepkilerin derin dinamiklerini kavrayıp kavrayamama üstüne.. Acaba hangimiz doğal veya yapay yandaşlarımızdan alacağımız tepkileri, bize inananların hakkımızda kapılacağı önyargı veya hayal kırıklıklarını hesaba katmadan cesaretle meselenin tüm yönlerine bakabilmeye yatkınız? Hukukun üstünlüğüne içtenlikle inanan bir demokrat önce şunu sormaz mı: Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir'in ailesine taziyeye gittiği kişinin terörist olduğu hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı var mı? Sorsun da görelim! Sen sadece Baydemir'i değil, bir de PKK'lı militanı mı savunuyorsun? Derdini anlatamaz.. Duygusal olarak PKK'lıların eylemlerinden nefret etse bile, özgürce düşünmeyi namus bilerek zihinsel tavrını kesin gerçekliklere dayandırmak istemesi hoş karşılanmayacaktır: Sen de modaya uydun, Kürt olmayıp da Kürtçülük kayığında kürek çekerek Batı'ya ve Batıcılara şirin görünenlere katıldın. Oysa sözü bitmemiştir! Beyler derdim Diyarbakır Belediye Başkanı'nı savunmak değil.. Adım gibi eminim ki, öldürülen kişinin terörist olduğu mahkeme kararıyla tescil edilmiş bulunsa bile bu taziye ziyareti yapılacaktı.. Ne derse desin; lanet kültüründen ileri bir fikri ve yaptırımı olamayan kitlelerin ve sistemlerin hedef tahtasıdır! Terörist de olsa oğlunu kaybeden bir aileye başsağlığı dilemek mutlaka PKK'ya destek vermek anlamına mı gelir? Şüphe yok ki böyle bir ziyaret sadece insani duygularla yapılmış olabilir. Ancak dünya alem, bölgedeki pek çok belediye başkanının böyle ziyaretleri 'Kürtlük bilinci' ile şu veya bu ölçüde 'dayanışma gösterisi' olarak yaptıklarını biliyor. Ayrıca PKK ile dayanışma bilinci içinde olduğunu açığa vuran yüz binlerce insanın varlığı da kesin.. Bunun böyle olduğunu biliyoruz da ne yapıyoruz? Bir şey yapmayı bırakın, ne yapmak gerektiğini bilen bir Allah'ın kulu var mı? PKK'ya sahip çıkmak ve hatta onun sözünden çıkmamak suç da, onu takip edip önleyecek devlet nerede?
*** Kendimizi bir de bu başkanların yerine koyalım.. Yörede devlet devletliğini gösteremez olalı yarım asrı geçtiği için, seçimlerde HADEP doğrudan, diğer bazı partiler de dolaylı yoldan, hatta belki de farkına varmadan PKK ile aday pazarlığı yapar.. Bu şartlarda kişi belediye başkanı seçildiği zaman PKK'nın ya tehdidi veya vesayeti altındadır.. Böyle bir başkanın en rahat sergileyebileceği dayanışma tavrı, PKK militanının ailesine -samimi veya maskeli- insancıl söylemlerle sahip çıkmaktır. Ama biz kokmuş balığın yanına burnumuzu tıkayarak yaklaşıyor ve 'Aa bunun niye gözleri kızarmış, demek ki bayatlamış' diyoruz.. Komik olmuyor muyuz?
*** Diyelim ki yörede bir belediye başkanı öldürülen bir PKK militanı için derin üzüntülerini belirtmedi, dayanışma sergilemedi!. Sen devlet olarak, denetimin altındaki cezaevinde ikamet eden ayrıcalıklı mahkum Apo'nun bu başkan için bir infaz emri çıkarıp uygulattırmayacağına dair garanti verebiliyor musun? Apo'nun cezaevinden örgütü yönetmesini ve yeniden terör eylemi talimatları vermesini engellemiyor veya engelleyemiyorsun ama örgüt militanının ailesine taziyeye gittiği için belediye başkanını kınayıp müfettiş göndermeyi marifet sayıyor; ağaya değil ırgata kabadayılık ediyorsun. Kahramanlığın bu kadar ucuzlatılması mı kötü; mesela taziye geleneğinin suiistimal edilip 'terör örgütü ile dayanışma göstergesi' haline getirilmesi mi?
|