| |
Uzaylı gazeteci
Uzaylı bir gazeteci dünyaya inse... Türkiye'yi gezse... Neler yaptığımızı, hangi konuları tartıştığımızı izlese... Ve sonra uzaya geri dönse... Gazetesine acaba neler yazar? Cumhuriyet'in kuruluş yılları... Amerika'dan bir gazeteci gelmiş: Ernest Marshall... "Türkiye'de neler olduğuna" bakmış. ABD'ye dönmüş. Ve gazetesine (The New York Times) şunları yazmış: Türkiye'yi tam olarak kavrayabilmek için buraya, Ankara'ya gelmek ve Cumhuriyet'in başındaki insanlarla tanışmak gerek. İstanbul, mecazi anlamda ufalanıp, toz oluyor. Ankara ise tozlar içinden yükselen bir masal yapısı gibi. İstanbul, geçmişin bitmiş kalıntısı. Ankara ise geleceğin emelidir. (Ankara-Ankara. Bir Başkentin Doğuşu. Bilal Şimşir-Bilgi Yayınevi)
*** Bugün, uzaylı bir gazeteci Türkiye'ye inse... Ankara'nın, Eskişehir çıkışındaki "Hilton'dan, Sheraton'dan lüks kamu binalarını" görse... Türkiye'deki lojman sayısının 235 bin, kamuya ait dinlenme tesisi sayısının 2.340 olduğunu öğrense... Gazetelerde, TV'lerde her gün neden "Van'dan, Van olaylarından" bahsedildiğini merak edip, Van'a uzansa... Van'daki milli gelirin Haiti ya da Togo düzeyinde olduğunu gözlese... Kendisine "devlette 132 bin 240 telefon var" denilse... "Yolsuzluk, hırsızlık, hortum dosyaları" gösterilse. Uzaylı gazeteci acaba dönüşünde "neler" yazar?
*** Amerikalı gazeteci Ernest Marshall, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarının Ankara'sı için "tozların içinden yükselen bir masal yapısı... Geleceğin emeli" demiş. Acaba bugün uzaylı gazeteci ne der? "Masal yapısının" nasıl kirletildiğini, "emelin" nasıl yozlaştırıldığını acaba hangi üslupla anlatır?
*** Evet şimdi uzaylı bir gazeteci gelse... Meclis'e gidip "tutanakları" karıştırsa... Ve gözüne "şöyle bir konuşma" çarpsa: Arkadaşlar. Eğer bir memlekette erbabı namus, laakal eşirra kadar sabur olmazsa, o memleket behemahal batar. Halk idaresi, hepimizin iradesi, millet iradesi diyoruz. Bu iddiada bulunan herkesin, millete taalluk eden meselelerde hisse ve mesuliyeti olmak lazımdır. Eğer bir hükümet bütün meseleleri halledecekse, onun Kurunu Vusta padişahından ne farkı vardır. (Başbakan İsmet İnönü- 5 Temmuz 1931 -Tutanak Dergisi- C.2-sf. 33) Uzaylı gazeteci bu söylemden kim bilir ne kadar etkilenecektir?
*** Uzaylı, Meclis'ten çıkıp, biraz da "mahkeme dosyalarını" karıştırsa... "Al takke ver külah ilişkileri... Hangi profesörün eşinin kredi kartı harcamasını, hangi sağlık malzemesi satıcısının ödediğini... Kimin ev taksitinin, kim tarafından yatırıldığını" dosyalardan okusa... Ve bu arada bazı kamu görevlilerinin, İsmet Paşa'nın "namuslular da, namussuzlar kadar cesur olmalı" sözünden yola çıkıp, olumsuzlukların üzerine yürüdüğünü, ama sonunda kendilerinin eleştirildiğini öğrense... Uzaya dönünce gazetesine neler yazar dersiniz?
|