El Zerkavi'den gelen mesaj
Bakanlar Kurulu'nun önceki gün yapılan toplantısının ağırlıklı konularından birini Irak'ta kaçırılan Türk şoförler oluşturuyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türk şoförlerin kaçırılmasının önüne geçilmesi için alınması planlanan önlemler hakkında bilgi veriyor. Gül, toplantıda kaçırıldıktan sonra öldürülen Türk şoför Murat Yüce hakkında da bazı açıklamalarda bulunuyor. Yüce'nin "kayıp" listesinde olduğu bir sırada ölüm haberi ile karşılaştıklarını bildiriyor. Bu aşamada önemli bilgiler de aktarıyor; Murat Yüce'nin öldürdüğü görüntülerde katliamı gerçekleştirenler, Ebu Musab El Zerkavi'nin başında bulunduğu Tevhid ve Cihad örgütü mensubu olduklarını söylemişti. El Zerkavi'nin örgütü, bu görüntülerin yayınlanması sonrasında Türkiye'ye dolaylı yoldan bir mesaj yollamış. Mesajında "eylemi üstlenmediklerini" açıklamış, hatta "Bizi suiistimal ediyorlar" demiş. Kendilerinin esir aldıkları kişileri hemen infaz yoluna gitmediklerini, önce taleplerini dile getirip, beklediklerini, olmadığı takdirde eylemi gerçekleştirdiklerini bildirmişler. Bugüne kadar esir alınan Türk şoförlere karşı da bu yöntemle hareket ettiklerini anımsatmışlar. El Zerkavi'nin örgütü bu mesajlarını, hem bölgedeki yayınlar, hem de Irak'taki bazı aşiretler aracılığıyla Türkiye'ye ulaştırmış. Bu durumda, video görüntüsünde Türkçe konuşan kişilerin de katliamı gerçekleştirenler arasında bulunduğu açıkça ortaya çıkan, Murat Yüce'yi öldürenler kim?
İpini koparan orada Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek ile dün sohbet ederken, konu üzerinde duruyoruz. Çiçek, sorumuz üzerine "Ölümü gerçekleştirenlerin adını verdikleri örgüt, bu işi yapmadığını söylüyor" diyor. Bu durumda eylemi kimin yaptı? Çiçek, bu soruya yanıt vermenin çok zor olduğunu belirtiyor. Türkiye'den kaçıp giden ve Irak'ta terör amaçlı bulunan örgütlerle işbirliği içinde bulunan kişilerin yapma ihtimali üzerinde duruyor. Irak'ta iki tip terör olayı bulunduğunu belirterek şöyle devam ediyor: "Birincisi ABD'ye karşı olan direnişçiler, ikinci grup ise ipini koparıp gelmiş, Irak'ı atış alanı olarak kullananlar. Irak'ta otorite sağlanabilmiş değil. At izi it izine karışmış." ABD'ye geçmişte yaptıkları uyarıların bugün ortaya çıktığını anımsatıyor. Çiçek, tedbirleri arttırıp, belirli yükleme-boşaltma merkezleri kurularak Irak'a ticaretin can kaybına yol açmayacak şekilde sürdürüleceğini belirtiyor.
Duruş değişmeyecek Bakan Çiçek'ten sonra Dışişleri'nden konunun bir uzmanı ile konuşuyoruz. Türk şoförlere daha önce de bazı saldırılan olduğunu anımsatıyor. Son dönemde saldırıların sayısındaki artışın nedenini 30 Haziran'da ABD'nin yönetimi Iraklılar'a devretmesine bağlıyor. Şu noktanın altını çiziyor: "Irak'ın neredeyse lojistik ihtiyacının büyük bölümü Türkiye üzerinden çekiliyor. Genel olarak bu durum oradaki direnişçileri rahatsız ediyor. Ancak, Türkiye'den gidenlerin büyük ağırlığı Irak halkının ihtiyaçlarını karşılayacak mallardan oluşuyor." ABD askerine lojistik destek sağlayacak nitelikteki malların miktarının Irak halkının ihtiyacı için gidenin yanın "çok cüzi" kaldığını vurguluyor. Türkiye'nin Irak operasyonunun başladığı günden bu yana ortaya koyduğu tavrından en küçük bir değişiklik olmayacağını bildiriyor. Irak operasyonuna katılmayarak asker ve sivil kaybının çok yüksek olmadığını, hem de bölgede antipatik bir duruma gelmediğinin altını çiziyor. Bugün, hem koalisyon güçlerini oluşturan ülkeler, hem de İran, Suriye, Orta Doğu ve diğer körfez ülkeleri ile ilişkilerinin bu sayede çok iyi tutulduğunu kayda geçiriyor. Bundan sonraki dönemde de Türkiye'nin bu tavrından bir adım geri atmayacağını vurguluyor. Türkiye'nin sınırını kapatmak yerine, yeni bir sınır kapısı açarak buradan ticaretini arttırarak devam ettirmeden yana olduğunu bildiriyor. Gelecek hafta Türkiye'yi ziyaret edecek Irak geçici Cumhurbaşkanı Gazi Meşal Acil el-Yaver ile yapılacak görüşmelerde ikinci sınır kapısının da gündeme geleceğini açıklıyor. Ankara bu kararını, sadece Irak halkı için değil, her talebine olumlu yanıt vermemekle birlikte, müttefiki ABD'nin güneyden kuzeye lojistik destek getirmedeki zorluğunu da görerek alıyor. Irak'ta zora düşünce "ben gidiyorum" diyenlerden farkını da ortaya koyuyor.
|