| |
Kaptanınız konuşuyor!
Aşağıdaki yazıyı, 41 yıldır uçmakta olan bir kaptan pilot dostumla konuştuktan sonra kaleme aldım. Tecrübe ve bilgiler kaptana, cümleler bana aittir. Havayollarında belirli bir "özelleşmeye" gidiliyor. Pıtrak gibi boy veren özel havayolu şirketleri binlerce yolcuyu taşıyor. Bir rekabet ortamı doğuyor. Şirketlerin, uçakların, personelin ve yer hizmetlerinin çalışma koşullarını, ruhsatlarını, kurallara riayet edip etmediklerini Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü kontrol ediyor. Kurallar büyük ölçüde, uluslararası havacılık kurallarına bağlı... Pilotların, hem bir seferde, hem de bir gün içinde, "uçuş saati sınırlaması" gibi... Cat-1 sınıfından bir pilotun, ancak Cat-3 sınıfından bir kaptanın uçabileceği şartlarda uçmaması gibi... Bunun gibi daha bir sürü kural var. Fakat bu kurallara ne kadar riayet edildiğini bilmemize imkan yok...
Trafik çok arttı Uçak kazaları büyük oranda pilotaj hatasından kaynaklanıyor. Buna karşılık kullanılan teknoloji muazzam... Öyleyse, sorunu şöyle koyabiliriz: Genelde, havayolu şirketlerinde işleyiş ve çalışma metotları hata ve ihmal kaldırmaz. Özelde ise, yaz aylarında artan havayolu trafiği, Sivil Havacılık'a, çok daha büyük kontrol sorumluluğu yüklüyor. Örneğin: Özel havayolu şirketlerinin kullandıkları uçaklar, nereden hangi şartlarla alınıyor? Görevlendirdikleri pilotlar, nereden temin ediliyor, kaç paraya ve günde kaç saat çalıştırılıyorlar? Geçenlerde, Antalya havalimanına 1 günde 700'den fazla uçak indi. Muazzam bir müşteri potansiyeli var. Millet uçağa binmek için birbirini çiğniyor. Bu ortamda pilot eksikliği, nasıl kapatılıyor acaba? Örneğin, geçen pazar günü, Atatürk havalimanını inerken "dikmesi" kırılan ve pilotunun ustalığı sayesinde faciayı atlatan İnter Air'e ait "Fokker" tipi uçak, kaç yaşındaydı, nereden alınmıştı, kokpitteki Brezilyalı pilotun, ruhsat durumu neydi? Özel havayolu şirketleri, pilot sıkıntısı nedeniyle, çeşitli ülkelerden "Türk semalarını tanımayan pilotlar" transfer ediyorlar mı? Ediyorlarsa, bunu nasıl yapıyorlar? Yolcu talebi yüksek diye, önüne gelen, eline geçirdiği fırsatlarla özel havayolu şirketi kurabilir mi? Kurarsa neler olur?
Pilotların sorumluluğu Hâlâ bir "İş Kanunu" bulunmayan havacılıkta, yaptırım gücü bulunmayan Pilotlar Derneği'nin, Kanarya Sevenler Derneği'nden farkı yok. Bir patron isterse, ucuz ve yetersiz pilotu da kokpite sokabilir. Pilotlar arasında yaratılan "haksız ve yersiz rekabet", yolcuların can emniyetini tehlikeye sokacak tablolar yaratabiliyor. Yolcu sayısı hızla arttığı için, özel şirketler "bu sezonu kazançla kapatalım, sonrasına bakarız" anlayışına düşebiliyorlar. "Kurayım bir şirket, kapayım teşviği, bir iki sezonda 15- 20 milyon doları cebe atayım" zihniyetiyle sektöre girmeye kalkışanlar da bulunabilir. Çünkü havacılıkta, patronun "hukuki sorumluluğu" yok. Havada patron pilottur. Bir kaza halinde hesabı da kaptan pilot veriyor. Buna karşılık, aynı kaptan pilotun patronuna söz geçirme imkanı yok. Havacılık sektörü, sağlam bir iş kanunu, mürettabatın özerkliğinin ve özlük haklarının gözetilmesini, ihmal ve kontrolsüzlüğü tam anlamıyla ortadan kaldıracak yasal bir düzenleme bekliyor.
|