| |
|
|
Dalga ve kıran
Hükümetin "İkinci dalga reformları" dediği Kamu Yönetimi Yasası, Çankaya dalgakıranına çarptı. Cumhurbaşkanı Sezer'in bu "Temel yasayı" geri göndereceğini iktidar dahil herkes biliyordu. Hatta hangi maddelerin yeniden görüşülmesini isteyeceği de tek tek sayılıyordu. O nedenle veto kesinlikle sürpriz olmadı. Ancak Sezer'in veto gerekçelerinde sıraladığı iddialar, hükümet ile Çankaya'nın "Devletin yeniden yapılandırılması" konusunda uzlaşmalarının mümkün olmadığını ortaya koydu. İddialar, daha doğrusu suçlamalar yenilir yutulur gibi değil: "Anayasa'da öngörülmeyen yönetim modeline geçiliyor", "Ülke ve ulus birliği, tekil devlet yapısı bozuluyor", "TBMM'nin yetkileri yerel yönetimlere devrediliyor", "Kamu kurumlarında ve okullarda türban yasağının kaldırılması amaçlanıyor", "Üst düzey kamu görevlilerinin devlet memuru kimliği yok ediliyor, parti yandaşlığı yarışının önü açılıyor, bürokrasi siyasallaştırılıyor..." Hemen belirtelim; Sezer'in veto gerekçelerinin çoğu, Cumhurbaşkanlığı ve TBMM dışında tüm devlet yapısını değiştiren yasanın Meclis'teki görüşmeleri sırasında da gerek siyasiler, gerek hukukçular, gerekse kamuda üst düzey görevlerde bulunmuş emekli bürokratlarca dile getirilmişti. Hatta CHP Genel Başkanı Baykal, yasanın "Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı büyük komplo" olduğunu bile öne sürmüştü. Ne var ki Türkiye'de kamu yönetiminde reform kaçınılmaz. Zaten Sezer de, veto yazısında "Kamu yönetiminin hızlı, etkili ve verimli biçimde çalışması ve nitelikli hizmet üretmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması zorunlu hale gelmiştir" diyor. Galiba sorun, reformu bu iktidarın yapmaya kalkması.
|