| |
Oyun içinde oyun
Türkiye'nin AB üyeliğine karşı en sert kampanyayı yürüten Alman Hıristiyan Demokrat Parti'nin (CDU) Genel Sekreteri Laurenz Meyer "mazmoz" attı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Reha Dönemeç ve Genel Sekreter İdris Naim Şahin'e "Partisinin Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili tutumunu gözden geçirebileceğini" söyledi. Duy da inanma. Meyer'e tabii. Çünkü CDU, Türkiye sürecini durdurmak ya da en azından uzatmak için Brüksel'de yaz tatilinin biteceği 1 Eylül'den itibaren yeni bir strateji uygulamaya niyetleniyor: AB Komisyonu'nu baskı altına almak. Bu yeni senaryonun ilk işaretini tam da Meyer'in göz kırptığı günlerde, Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı CDU'lu Elmar Brok ile Alman Federal Meclisi AB Komisyonu'nun yine CDU'lu Başkanı Matthias Wismann verdi. Dediler ki "AB liderleri Türkiye için Aralık ayındaki zirvede alınması öngörülen üyelik müzakerelerine başlama kararını ertelesinler." Gerekçeleri: Zirvedeki karara AB Komisyonu'nun Türkiye ilerleme raporu temel oluşturacak. Oysa bu Komisyon'un görev süresi raporu hazırladıktan hemen sonra doluyor. Zirvede, AB Komisyonu'nun yeni Başkanı Jose Manuel Durao-Barraso hiçbir katkısı ve sorumluluğu olmayan bir raporu savunmak zorunda kalacak." Hıristiyan-Demokratlar böylece Günther Verheugen'in raporunu meşruiyet tartışması zeminine çekmeye çalışacaklar. Gerçekten de Komisyon görevi devretmek için gün sayıyor. Verheugen, Eylül'de son kez Ankara'ya gelecek, dönüşünde ana hatları zaten büyük ölçüde belirlenmiş raporun yazımına başlanacak, 7 Ekim'de rapor açıklanacak ve 1 Kasım'da da Prodi, Verheugen ve arkadaşları veda edecek. Gerçi başta Verheugen olmak üzere üyelerin en önemlileri (İtalya'da solun liderliğine oynayan Başkan Prodi hariç) AB Komisyonu'nda görevlerini sürdürecekler ama başka alanlarda. Örneğin Verheugen, İç Pazardan Sorumlu Komiser olacak. Bu arada Barraso başkanlığındaki 24 üyeli (eskisinde 19 üye vardı) yeni AB Komisyonu, 23 Ağustos'ta Avrupa Parlamentosu'nca onaylanarak resmen oluşacak ve göreve başlamak için 1 Kasım'ı bekleyecek.
Açık kapılara dikkat CDU işte bu ikiliği sömürmeye, "Görev süresi dolmakta olan bir Komisyon, Türkiye gibi AB'yi derinlemesine etkileyecek bir konuda karar veremez" demeye hazırlanıyor. Aslında Verheugen ve arkadaşlarını engelleyemeyeceklerini biliyorlar. Ama hesapları başka. Bunu da Elmar Brok'un açıklamalarından anlamak mümkün: "Verheugen rengini belli etti. Türkiye ile müzakerelerin başlatılması yönünde karar verdi bile. O yüzden bu rapor adil olamaz." Bu çıkış, CDU'nun asıl amacının raporun yazımını durdurmak değil, Komisyon üstünde baskı kurarak metni açık kapılarla doldurtmak olduğunu ortaya koyuyor. Brüksel'deki AB bürokratlarının jargonu ile ifade edersek, Aralık'taki zirvede liderlerin önüne "Gri bölgeler"in geniş yer tuttuğu bir raporun gelmesini sağlamaya çalışıyor. Eh, böyle bir rapor karşısında AB liderlerinin kararının ne olacağını görmek için zirveyi beklemeye gerek yok. "Gri bölgeleri ağart, ondan sonra müzakerelere başlarız" diyecekler. Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in sözünü ettiği "Şartlı tarih" işte bu. Kimbilir arada, yeni AB Komisyonu'nun da bir rapor hazırlamasını bile isteyebilirler. İktidardan muhalefete, iş dünyasından sivil toplum örgütlerine kadar tüm Türkiye, bu oyunu bozmak için Eylül'den itibaren Brüksel'de kamp kurmalı...
|