| |
Bagajdaki şekerler
Bu yılın en çok konuşulan filmlerinin başında iki belgesel geliyor. Birincisi malum; Michael Moore'un Cannes'de "En iyi film" ödülü alan Fahrenheit 9/11'i. Ancak ikinci sıradaki filmden henüz Türkiye'de pek söz edilmedi: Super Size Me. "Şişmanlatın beni" diye çevirebiliriz. Filmin yapımcısı da, yönetmeni de, oyuncusu da aynı kişi: Morgan Spurluck. Film bir ay fast-food'la beslenen birinin öyküsünü anlatıyor. Spurluck çekime başlamadan önce sağlık kontrolünden geçip mükemmel bünyeye sahip bulunduğunu raporlarla belgeledi. Sonra "Motor" dedi ve deney başladı. O ünlü fast-food zincirinin müşterisi oldu. İlk gün üç öğün kızarmış patates, kola ve "Big" hamburgerden oluşan mönüyle karnını doyurdu. İkinci gün kustu ama yılmadı. Bir hafta sonra sürekli acıktığını fark etti. Sanki uyuşturucu etkisindeydi ve hep daha yüksek doza ihtiyaç duyuyordu. Baş ağrılarından duramıyordu. Ancak yiyince, daha doğrusu tıkınınca tüm ağrı ve acıları geçiyordu. Bünyesi yavaş yavaş şeker, yağ ve kafein bağımlısı oluyordu. 5 günde 4 kilo aldı. 8'inci gün fast-food'un tüm ürünlerini tattı. 12'nci gün baş ağrıları arttı ve cinsel hayatında sorun başladı. 21'inci gün göğsünde ağrı ve çarpıntı hissetti. Doktora koştu. Kolesterolü yükselmiş, karaciğeri büyümüştü. Hekimler deneyi durdurmasını, bundan sonrası için güvence veremeyeceklerini söylediler. Ancak "Yüz milyonlarca insan yaşamları boyunca bu şeyleri tıkınıyorlar, 10 gün daha dişimi sıkamayacak mıyım?" diyerek devam etti. Etti de... 30'uncu gün kendini son derece iyi hissediyordu. Bünyesi artık fast-food'a alışmıştı. Kolesterolü düşüyordu, karaciğeri normal düzene geçmişti. Bir ayda 11 kilo almıştı. Deneyden sonra ilk üç gün titremeler, terlemeler, kusmalarla geçti. Çünkü bünye şeker, yağ ve kafein takviyesi istiyordu. Organlarına eski beslenme rejimini kabul ettirebilmek için 8 hafta uğraştı. 11 kiloyu ise 14 ayda verebildi.
21'inci yüzyılın felaketi Spurluck deneyin etkisinden 14 ayda kurtulabildi ama ABD'de aşırı beslenme ve hareketsizliğin yol açtığı obezite, birinci ölüm nedeni durumuna geldi. Toplumun yüzde 64'ü şişman veya obez. Sadece ABD mi? Küreselleşme ABD tarzı beslenmeyi her yere taşıdığı için en yoksuldan en zengine kadar tüm toplumlar hızla şişmanlıyor. Türkiye Diyabet Vakfı'nın araştırmasına göre, ülkemizde de obez sayısı 8.5 milyonu geçti. Her 3 kadından ve 4 erkekten biri şişman. 6-17 yaş grubundaki 5 çocuktan biri de öyle. Dünya Sağlık Örgütü'nün 21'inci yüzyılda gezegenimizin en büyük felaketi olacağı uyarısı yaptığı obeziteyle mücadele için sürekli yeni politikalar geliştiriliyor. Örneğin Avustralya'da okullarda beden eğitimi dersi haftada birden ikiye çıkarıldı. Başbakan John Howard, 18 yaş altı gençliğin yüzde 20'sinin obez olduğunu, spora daha çok süre ayıracak okullara ek maddi destek vereceklerini açıkladı. Fransa'da Sağlık Bakanı Philippi Douste-Blazy'nin girişimiyle okullarda şeker ve şekerleme ürünleri satışı yasaklandı. Buna göre, okullarda çikolata, şeker, gofret, karamela ve benzeri ürünlerin satıldığı otomatlar kaldırılacak. Ayrıca çikolata ve şekerli ürün reklamlarına da kısıtlama getirildi. Makam aracının bagajında çocuklara dağıtmak için şekerli ürünler bulunduran Başbakan Erdoğan'ın bu karar için ne düşündüğünü çok merak ediyoruz. Bundan böyle çikolata, gofret yerine top dağıtır mı acaba?
|