Kara paraymış!
Şimdi şöyle düşünün. Şirketinizin bir banka ile sorunu var. Borçlarınızı zamanında ödememiş ya da ödeyememişsiniz. Bir yapılandırma anlaşması yapmış, 100 birimlik döviz borcunuzu 10 yıl vade ve yıllık yüzde 5 faizle yapılandırmışsınız. 10 yıl sonunda toplam ödeyeceğiniz miktar 150 birim olarak belirlenmiş. Buraya kadar her şey iyi. Bir gün, bir başka kreditörden daha iyi koşullarda kredi buluyor ve bankanıza giderek 10 yıl yerine 2 yılda tüm borçlarınızı, kapatmak istediğinizi söylüyorsunuz. Banka bu durumda ne yapacak? Muhtemelen banka henüz ödemediğiniz faizleri düşerek, yeni bir borç ödeme planı ve rakamı çıkaracak. Yani borçlarınızı iskonto edecek. Banka yeni planda, şuna dikkat edecek: Bu parayı 10 yıl faiz getiren bir işlemde değerlendirdiğimde ne kazanırım? Eğer banka 150 birimi kazanacağından emin ise alıcının planını kabul edecek. Aynı zamanda sorunlu bir kredi de kısa zamanda tasfiye edilmiş olacak. Çukurova Grubu'nun devlete 15 yılda ödeyeceği borcunu 2 yılda tasfiye etme planında da bu mantık işletiliyor. Sorgulanması gereken toplam borç rakamının nereden nereye geldiği değil, indirim oranlarının doğru belirlenip belirlenmediği. Ödenecek olan toplam tutarın azalmış olması işlemin yanlış olduğunu göstermez. Ayrıca TMSF ve Yapı Kredi'nin, Çukurova Grubu'na piyasa koşullarına uygun olmayan bir indirim yaptığına inanmıyorum. Ama bu konuyu da sorgulayacağıma emin olabilirsiniz. Sizi bilmem ama ben bir de şu kara para polemiğini anlamakta zorluk çekiyorum. Çünkü bu polemik, olayı başka mecralara çekiyor. Neymiş efendim, Çukurova'nın yurtdışından getireceği milyarlarca dolarlık paranın kara para olup olmadığı araştırılacakmış. Ne yani... Birisi, size 4 milyar doları, borçlarını kapatmak için getirecek, siz almayacaksınız, öyle mi? Parayı alırsın. İncelemeni yaparsın. Eğer bir suç unsuru gördüysen paraya el koyar, malı da geri alır başkasına satarsın. İşin başka bir yanı var. 11 Eylül saldırısından sonra ABD yeni bir yasa çıkardı. Bundan böyle dolar cinsi her ödemeyi, "ABD çıkarlarına karşı suç unsuru olabilir" diyerek incelemeye alıyorlar. Bununla asıl amaçlanan dünya finans piyasasında terörü finanse eden paranın dolaşmasını kontrol altına alabilmek. Belki bilmeyenler vardır. Bankalar arasındaki dolar transferleri mutlaka ABD bankacılık sisteminden geçer. Transfer rakamı büyüdüğünde devreye ABD'nin kara para ile mücadele eden otoritesi girer. Ayrıca pek çok Türk firması off-shore kanalıyla para kullanır. Yanlış hatırlamıyorsam, POAŞ vergi cenneti Cayman Adaları'nda 50 bin dolar sermayeli PO Oil Financial Ltd. adlı bir şirket kurdu. Bu şirket aracılığı ile 175 milyon dolar tahvil satarak, kaynak yarattı ve parayı Türkiye'ye getirdi. Bu para, Türkiye'ye duyulan güveni de gösteriyordu. Kimse 'acaba bu para, kara para mıdır?' diye sormadı. Çünkü herkes biliyor ki, bu büyüklükteki paraların kaynağı, bırakın Türk otoritelerini ABD tarafından takip ediliyor. Çukurova grubu, Turkcell İletişim, BMC ve diğer bazı şirketlerinin hisselerini teminat göstererek, 15 yıl vadeli 4 milyar dolar kredi bulmasını nasıl değerlendirmek lazım? Bu çapta kredi sağlayan kuruluşların gizli kalması mümkün değil. Yakında anlarız. Bir kaç gün sabretmeden "kara para" şüphesini tartışmanın anlamı yok...
|