kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Savas Ay @ SABAH
Tel:
0212 354 40 22
Fax:
0212 274 83 81
 

Öldürülen tiyatrocunun eşi: "Bana hayatı öğretip öldü!.."

Cinayet kurbanı tiyatrocu İsmail Hakkı Sunat'ın kendisi gibi oyuncu olan eşi Deniz Uğur, "Kocam 'yaz başında buralar (Bolayır) tenha olur. Ben çekimlerdeyken sen ve oğlumuz korkmayın' deyip kurusıkı tabancayı bana almıştı" diye konuştu.

Yüzünü görmeye, sesini duymaya gözüm kulağım zor gitti Deniz kızın. O dünyalar güzeli karı-kocadan, o herkeslere örnek mutluluktan geriye esen bir hüzün yeli, acımtrak bir geçmiş zaman tadı kalmıştı çünkü. "Ben bu kızın karşısına nasıl çıkar, ne sorar, ne derim ki?" dedim ve yüreğim ayaklarımı itip geri geriye sürdü epey saat.

Ekipten arkadaşlar

Sonra böylesi bir günde; "Arayıp sormamak, elemi paylaşmamak, bir arzusu, isteği, bir diyeceği var mıdır sormamak olmaz" dedim içime. Gayret geldi, cesaret geldi, buldum, sordum sonunda.
Savaş Ay: Deniz'im. Güzel kızım. Güzel kardeşim bağışla beni...
Deniz Sunat: O ne söz abi? Ben de teşekkür etmek için yolunu gözlüyordum. Olayın başından beri senin ekipten arkadaşlar buralarda. Bir kez olsun incitmediler hiçbirimizi. Hep saygılı, zarif davrandılar.

Bizim huyumuz bu
S.A: Sen sağ ol Denizim. Evladının ömrü uzun ola mutlu ola...
D.S: Abi sen tecrübelisin çok. İnsan sarrafısın hem de. Kimlerin hangi nedenlerle, hangi zamanlarda kamera karşısında olmak isteyip, kimlerin olmak istemediğini ve bunların nedenlerini en iyi ayırt edebilecek birisin.
Bizi bilirisin. Biz 'öbür türlü' yaşayan insanlardandık. Fiyakamız, parlamamız, işimizin ürettiklerimizin dışında, mesleğimizin ve sanat muhabbetlerinin dışında konularla alıp veremediğimiz, laf yetiştirme huylarımız yoktur bilirsin.

Herkesler bilmeli

Fakat inandığım bir gazeteci olarak size tabii ki her şeyi anlatmak isterim. Bilinmesi gereken çok şey var. Bunların bilinmesini senin kaleminden kamuoyuna nakledilmesini isterim çünkü.
S. A: Nasıl yani olayın bizim bildiğimizin dışında bir gelişmesi mi var?
D.S: Bu planlanmış, tuzak kurup hazırlanmış bir cinayet!
S.A: Bunlar çok ciddi iddalar Deniz. Yani teamüden olan bir olay diye söylüyorsun sen şimdi bunu.
D.S: Bundan herkes emin olsun.
S.A: Bunu neye dayanarak söylüyorsun peki Deniz?
D.S: Evveliyatı var bu olayın. Çünkü; hepsini bir bir anlatacağım. Sadece kafamı toplamak için biraz zamana ihtiyacım var.

Kurusıkı kimin için?

S.A: Peki kurusıkı tabanca bulundurmak niyeydi Deniz? Nasıl oldu da gelip evden alıp bununla gitti tekrar komşu eve?
D.S: Özellikle sezon başı geldiğimiz zamanlarda buralar çok tenha oluyor. Eşimin İstanbul'da işi, çekimi olduğu zamanlarda ben burada yalnız kalıyorum. Mantar tabancası gibi bir şey zaten o. Yani ben yalnızken bir şey olursa caydırıcı olsun diye bana alınmıştı o. Yeni alıp getirmişti zaten.
S.A: Hay Allah...
D.S: Burada hırsızlık olayları da çok oluyor. Bir anlamda psikolojik bir destek işte. Böyle bir şeyi, yani o sadece ses çıkartan oyuncak tabancayı bile ateşlememiş ki. Ama bu tamamen planlı. Onu tahrik ettiler. Nasıl tahrik edeceklerini çok iyi biliyorlardı ve becerdiler. Bu çok uzun zamana dayanan bir mevzuu.

En umutsuz koşullarda

S.A: Çocuk nerede şimdi Deniz? Farkında mı olup bitenin?..
D.S: Bütün burada olanlara tanık olmasın diye yolladım onu İstanbul'a. Geleceğim ve alıştıra alıştıra söyleyeceğim ki şok olmasın. Yumuşak geçiş yapacağım ki travma yaşamasın.
S.A: Seni çok metin gördüm Deniz. İnan ki beklemiyorum bu kadarını.
D.S: Tabiiki öyle olacağım. Çünkü ben İsmail Hakkı Sunat'ın eşiyim. O sağlam bir adamdı. Sizin o programlarda, yazılarınızda hep sözünü ettiğiniz gerçek delikanlılardandı o. Bana yaşamın her zorluğuna karşı ayakta kalabilmeyi, en kötü, en umutsuz koşullarda bile nasıl yaşamam gerektiğini öğretti. Bir gün ben ansızın yiter gidersem işte böyle böyle yapmalısın derdi. Bir anlamda vasiyetiydi onun. Böyle metin olmam, böyle yıkılmamam onun vasiyeti için. Biliyor musun abi, sanki bir şeylerin kötüye gidebileceği içine doğmuştu da böyle hazırlamıştı beni zor koşullara.

Nedir bu cinnet?..

S.A: Siz pırıl pırıl iki genç sanatçıydınız. O ne yazık ki çok zamansız çok acı biçimde gitti aramızdan. Bu silahlar, bu kurşunlar, kanlar nedir? Bireysel silahlanma cinneti nedir? Bir sanatçı, aydın bir insan olarak nedir tavrın, lafın Deniz?
D.S: Buna karşı çıkmak, silahlara karşı konuşmak söz söylemek boş. Çünkü bunların söylenmesiyle bu silahlar hiçbir zaman susmayacak hiçbir zaman olmayacak bu. Bunlar için savaşlar çıkıyor, bunun için insanlar ölüyor. Birileri bunlardan kâr elde ediyor. Bunları herkes biliyor. Bunlar hergün her an her yerde yazılıyor, çiziliyor ama kötülüğün iyilikten daha fazla olduğu bir dünyada bunun değişeceğine inanmıyorum. Böyle bir ümidim yok. Söyleyeceğim şey bu olabilir.

Misyonum büyük!..

Yani ben hayalperest biri değilim. Benim canımı aldılar. Bu yüzden bu dünyadaki zamanımı doldurucağım. Çocuğumu büyütmek gibi bir misyonum var benim şimdi. Onu yetiştirmek, güçlü kılmak, kimsenin ezemeyeceği biçimde hayata hazırlamak gibi görevim var. Bütün bunları eksiksiz yerine getireceğim. Ve sonunda canıma, Sunatım'a kavuşacağım. Söyleyebileceğim her şey bu. Çok teşekkür ederim ki aradın, sordun, derdimi paylaştın abi.
S.A: Seni gerçekten kutluyorum. Bunca metin, direngen, sağlam durabildiğin için Deniz.
D.S: Tabi ki öyle olacağım abi. Dedim ya ayakta nasıl durmam gerektiğini bana eşim öğretti.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İsrailli duvar yapmayı bizden öğrenmiş!..   / 24-07-2004
 İsrail'den sevgilerle!..   / 23-07-2004
 Bir genç kız perişan oldu..   / 22-07-2004
 Hülya Avşar'dan Deniz kıza sıcacık dostluk...   / 21-07-2004
 Şişman çocuk, Nagasaki sen de öldün pilot 'Süvini'!..   / 20-07-2004
 Ferrari'ye tüp taktırır çayı tabaktan içeriz!..   / 19-07-2004
 Pardon bunca sessizliğe!..   / 18-07-2004
 Ben çaldım Hülya okudu: "Gamzedeyiiim!.."   / 17-07-2004
 Öldürülen tiyatrocunun eşi: "Bana hayatı öğretip öldü!.."   / 16-07-2004
 Profesörün üniversiteli oğlu sanatçıyı öldürdü!..   / 15-07-2004
ERDAL ŞAFAK
Bir lidere veda yazısı
Son dakikada kendine ve değerli...
AHMET HAKAN COŞKUN
Tren ve ideoloji
AK Parti hükümetinin bu zamana kadar...
MEHMET BARLAS
"Ölüm" olabilir ama "istifa" olamaz şeyler mi?
Refik...
ÖMER ÇELİK
Büyük acıya karşı insanlık borcu...
Acımız gerçekten...
REHA MUHTAR
35 yaş ve kadın..
Cahit Sıtkı, "Yaş 35.. Yolun...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Yağmurdereli'yi hatırlamak
Şu gelip geçen günler bir kez...
REFİK DURBAŞ
Üniversite değil, fabrika...
SABAH Posta Kutusu'nda...
SAVAŞ AY
Kimi kanlı kimi imanlı kulvarlar
Çin ve Japon halk...
HINCAL ULUÇ
Sevginin ve değerin ölçüsü...
Üniversite yıllarımız..
Dere geçerken at değişmez
Dere geçerken at değişmez
Yöneticiler, Hagi'nin gönderilmesinden yana. Ama Canaydın, kulübün...
Hagi sağlam basıyor !: 2-0
Hagi sağlam basıyor !: 2-0
Ergun Gürsoy ile bağları kopma noktasına gelen ve istenmeyen adam...
Avrupa'dan 'insani değer' uyarısı geldi
Tren kazasının, Avrupa medyasında gün boyu "İhmal nedeniyle...
Bülent Ecevit 50 yıl sonra çekiliyor
Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Hanım, 50 yıllık aktif siyasi...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.