Sakin bir "Ada" yazısı!
Hıncal'ın Yeri"nde minik bir köşe edinmişti ama dev bir ayrıntıyı yüzümüze çarpıyordu.. Başlığı, Ada sakini!.. Uluç, TRT ekranında sessizce gelip geçen bir programdan (hem de cımbızla) "roman olabilecek bir konu" yakalamış; eline, kalemine sağlık.. "Adalar"ın tanıtıldığı bir programda sokakları turlayan TRT muhabiri, bi tesadüf karşısına çıkan efsane futbolcu Lefter'le, Adalar üzerine konuşuyor. Lefter'in o şirin mi şirin yüzü ekrana yansıyınca, usta, "Ada sakini.." altyazısıyla tanıtılıyor. Hıncal Uluç'un da bamteli kopuyor haliyle.... "Bu ne ayıptır, bu ne utançtır, adını bile söylemiyor TRT.. Çünkü koca kurumda onun kim olduğunu bilen tek kişi yok!" diye tepkisini dile getiriyor ve teli boşta bırakmayıp, bi de muhatabının boynuna boynuna geçiriyor!
*** Bense, -zaten bamtelim (!) "bin yıl önce" koptuğu için- bu tür duyarsızlıklar sözkonusu olduğunda daha sakin davranıyorum artık! Ne yapayım ki başka, tekrara düşüyorum çünkü, gülüp geçmek ya da gülümsetmek için satır aralarında üç beş kelime etmekle yetiniyorum daha çok. (Konu gelmişken, geçenlerde ne gördüm biliyor musunuz? Beyoğlu'nda müzik marketlerden birinin vitrinine kocaman kocaman puntolarla yazmışlar; "BİR İSTANBUL MASALI'NDA SÖYLENEN ŞARKININ KASETİ GELDİ . BABAMIN ŞARKILARI... Ne Timur Selçuk'un ne de Münir Nurettin'in adı veriliyor! Zavallı Münir Nurettin Selçuk!, Yaşasaydı ve TV dizisinde dinlenen şarkıların bestecisi sloganıyla promosyon malzemesine dönüştüğünü görseydi ne yapardı acaba? Yıllar önce de aynı cadde üzerinde kaset ve kitap satan bir markete girmiştim de kasadaki görevliye- Orhan Kemal'in Bereketli Topraklar'ı var mı? diye sormuştum.. Ne cevap verse beğenirsiniz. -Yeni çıkan bir şarkıcı mı abi! Bu kaset daha bize gelmedi, ama yarın bi daha uğrayın, dağıtımdadır şimdi!)
*** Neyse, yeniden Lefter'e dönecek olursak.. Aslında, TRT programcıları farkında olmadan doğru yazmışlar!.. Sahiden de tam bir Ada sakinidir Lefter. Türk futbolunun gelmiş geçmiş bu en büyük futbolcusu -emekliliğinden sonra- büyüklüğünün tam aksine kendisine oldukça küçük bir dünya kurmuş, yerli ya da yabancı pek çok tv kanalının ya da gazetenin, röportaj teklifine, genellikle olumsuz yanıt vermişti. Üç dört yıl önce, Bir Yudum İnsan'a konuk olması için zorlukla ikna etmiştik onu... Hatta, "evladım bak, genç futbolcular var, onların hayatı daha renkli, diskolara klüplere çok dalıyorlar, televolede fıkra da anlatıyorlar, gidin onlarla belgesel yapın" gibi (şaka gibi gelen) kinayeli cevaplar vermiş ve bir iki kez atlatmış ama sonunda ısrarımıza "pes" demişti! Lefter, sakin bir hayat sürmek istiyordu hep! Ama Fenerbahçe yılları ve futbol zamanları hiç de sakin geçmemişti Lefter Küçükandonyadis'in.. TRT'ci arkadaşlar madem Lefter'e, -tanımadan da olsa- mikrofon uzatma başarısı göstermişler.. Keşke kim olduğunu bilselerdi de şu soruları sorsalardı.. -Avrupa takımlarına transfer olan ilk futbolcuydunuz ancak hiç şımarmamışsınız.. Mesela, kimileri gibi, "kebabı çok özledim burada dayanamıyorum dönmek istiyorum!" dememişsiniz. Neden? -896 gol atmışsınız, profesyonel futbolculuğunuz 45 yaşına kadar sürmüş, ama yalılarda değil de Adalar'da oturuyorsunuz, paralar, pullar milyon dolarlardan ne haber? -Döner bıçaklarıyla sahaya girmeyen, küfür etmeyen, holiganizm nedir bilmeyen ve Can Bartu'ya sinyor diyen bir seyirci nasip olmuş size. Aynı seyirci size de Ordinaryüs adını vermiş. Peki, n'olacak bu İstanbul'un hali? -Sizin için derler ki.. Yere bakan yürek yakan bir futbolcuydu ama maçtan bir gece önce ve bir gece sonra Sophia Loren gelse birlikte olmazdı.. Doğru mu sahiden? -Anladığım kadarıyla, ne İsa'ya ne de Musa'ya yaranmışsınız!. Mesela, dilinizin konuşulduğu Yunanistan'da, Yunan Milli Takımı'na karşı Türk milli formasını kuşanmış ve dillere destan iki gol atmışsınız, ama Atina Stadyumu'nun tribünlerinden "Türk tohumu, alçak!" sesleri yükselmiş.. Üzülmüşsünüz.. Bir başka zamansa, yani, 1955'te, Beyoğlu'nda, azınlıklara karşı düzenlenen malum 6-7 Eylül provakasyonunun devamında, Ada'daki evinizi fanatikler, çapulcular basmış "Vurun bu Rum gavuruna!" deyip durmuşlardı... Sizinkisi de ne hayat, kırgın mısınız?
*** Evet evet.. Daha sorulacak pek çok soru olurdu bu futbol üstadına.. Ama tam ayrılmak üzereyken, (şakayla karışık) şunun cevabı da alınabilirdi Lefter'den mesela.. -Futbolumuzun ve Fenerbahçe tarihinin de sembolüsünüz. Fikir beyan etmeye fazlasıyla hakkınız var.. Peki, n'olacak şu Galatasaray ve Beşiktaş'ın hali?
*** Sonra da Ada'dan sakince dönülür, stüdyoya kurulup sakince bir kurgu yapılır ve pekala, bir geceyarısı sakin insanlara güzel güzel izletirdiniz programınızı.. Adını da.. "Bir İstanbul Efendisi" koyardınız!.
|