Sanal Habercilik
Bush muhabirlerinin en kurmayı Knoller otelden çıkmadan ekranda gördüklerini aktardı
Son bir haftadır, George Bush'un resmi kafilesi içinde oradan oraya dolaşıp sonunda İstanbul'a geldik. "Beyaz Saray Kafesi" içinde Bush'un Air-Force One uçağının peşinde İrlanda'da başlayıp Türkiye'de biten maceranın bazı bölümlerini, geçen hafta yazdım.
Şimdi de Bush'un yanında dolaşan Beyaz Saray muhabirlerini anlatacağım. Öncelikle söyleyeyim, cefakar muhabiriniz ABD Başkanı'nın peşinden gittiği dönemde inanılmaz bir lüks içinde yaşadı. First class servis, sürekli açık büfe ve (İrlanda dışında) şahane oteller. United Havayolları'ndan 38 bin mil bile kazandım Beyaz Saray uçağıyla uçtuğum için. Yediğim önümde yemediğim arkamda kaldı. (Şimdi anlıyorum insanlar niye başkan olmak ister!)
Dakikası dakikasına ayarlanmış ve hiç aksamadan işleyen programın gerçekleşmesi için aylarca önceden yüzlerce genç diplomat ter dökmüş. Ama güvenlik tedbirleri, lüks oteller, resmi heyetler ve liderlerle buluşma falan derken asıl olan şu: Beyaz Saray, Başkan'ın gittiği her yerde, dış dünyadan tamamıyla soyutlanmış balondan bir gezegen yaratıyor.
Başkan'ı takip eden Beyaz Saray muhabirleri ise aslında İrlanda ya da Türkiye'yi ziyaret etmiyor; bir balondan öbürüne gidiyor. Muhabirlerin çoğu gittikleri yerde otelden burnunu bile çıkarmıyor. Beyaz Saray uçağından olağanüstü güvenlik önlemleriyle otele vardığınızda ilk yaptığınız şey "Filing Center" denilen ve gazeteciler için masa, telefon ve elektrik prizleriyle donatılmış dev salona koşmak. Burası bir cins haber merkezi. Herkesin yeri önceden belirlenmiş. (Uçakta da önceden belirlenmiş bölüme oturuyorsunuz. Ama kocaman uçakta istediğiniz gibi yayılma, dolaşma, dilerseniz uyuma veya birçoğunun yaptığı gibi sarhoş olma imkanı var.)
Örneğin ben ilk iş olarak SABAH yazılı yere oturup laptop'umu bilgisayara bağlıyordum. Ara sıra Bush'un çeşitli görüşmelerini izlemek için "pool" adı verilen basın grubuna dahil edilmek mümkün. Ama birçok gazeteci, güvenlik kontrolü, ulaşım ve bekleme faslıyla üç saati bulan bu işkenceye katılmaktansa oturdukları yerden haber yapmayı seçiyor. Bush'un önemli görüşmeleri ve basın toplantıları, anında canlı olarak ekranlarda yayınlanıyor. Sık sık Beyaz Saray yetkilileri gelip tamamlanan görüşmelerle ilgili brifing veriyor. Bush'un bütün açıklamalarının metni önünüze geliyor. Televizyon kanalları ya kaldığımız otelin tepesi ya da arkada manzarası olan başka bir yerde hemen bir stüdyo kurup canlı yayına başlıyor. Fotoğrafçılar, sırayla pool'a katılıp Bush'un peşinden gidiyor. Onun dışında büyük çoğunluk, otelden çıkmadan "sanal habercilik" yapıyor.
TECRÜBELİ MUHABİR Bush muhabirlerinin en kurmayı, 27 yıldır CBS radyosu adına Beyaz Saray'ı takip eden Mark Knoller. Mark her zaman basın odasında en arka sırada diğer radyocularla oturan koskoca bir adam. Uçakta hostesler sürekli ona çikolata ve bira getirdi. Baston yutmuş gibi bir sesi var. Her on dakikada bir arkadan gelen "CBS radyosu adına Başkan Bush'un yanından canlı olarak Mark Knoller" anonsu hala kulaklarımda. Mark'ın sesi ABD'nin her yerindeki yerel radyolarda milyonlar tarafından duyuluyor. İşin garibi, Mark'ın ne bu gezi ne de başka başkanlık gezilerinde otelden çıktığı görülmüş. "Şu anda Başkan Bush ve eşi, tarihi Topkapı Sarayı'nın muhteşem kapısından içeri girmekteler" anonsundan, Bush'un dibinde olduğunu sanırsınız. Oysa çikolata yemeğe devam ederken önündeki ekranda gördüklerini aktarıyor. Dakikası dakikasına, sanal gazetecilik...
|