|
|
Kalbimi kıra kıra...
Bazen bir tango... Bazen bir skeç ya da tiyatro... Bazen arkası yarına kalan büyülü bir öykü, bazen bir şarkı... Bazen bir sohbet... Bazen bir çocuk şiiri... Bazen jimnastik hareketleri... Bazen bir hayat bilgisi dersi.... En şık halleriyle gar sonlar, matineler, suareler, Aşiyanlar, Bebek'ler.. 33'lükler, 45'likler, longplayler.. Ve Radyo Günleri... Gazino akşamları.. Unkapanı yıldızları... İki gün önceydi.. İstanbul'un en şık klüplerinden Reina'da, Şükran Ay'ın, bazen oğlu Savaş ve torunu Ulaş'a, bazen de Boğaz'ın karşı kıyılarına, serin sularına bakarken gözlerime değen yüzü şu yazının girişindeki birkaç çift sözü getirdi aklıma... Radyo Günlerimizin, "Gazinolu yıllar"ın unutulmaz sesi.. Ama benim hiç unutmadığım, "Kalbimi Kıra Kıra"sı.. Hem Vesikalı Yarim'de, hem plaklarda, kimse ondan daha güzel söylemedi o şarkıyı; ki bugüne kadar... Ama ayıp etmeyelim, biz o gün meslekten dostlarla aslında Şükran Abla'nın torununun "mürvet"i için toplanmıştık.. Ulaş Ay'ın "Gamzeler" adını verdiği albüm yayınlanınca, üç nesil bir araya gelmiş, Reina'da "kuşaktan kuşağa" hoş bir fotoğraf oluşmuştu.. Savaş'ın "muhteşem" ve "Babalar Günü"ne armağan cinsinden heyecanını anlatmaya gerek yok zaten.. Ancak ne bileyim Şükran Hanım'ı "musikiye, nostaljiye hiç yer olmayan" en rock ve en pop şarkıların çalındığı o ultra ötesi kulüpte çevreyi süzerken görünce (tabii ki, oğlu ve torununu bir arada hem de "yeni doğan" bir albümün rüzgârıyla çok mutlu olduğunu da ama) 60'lara, 70'lere, o kalabalık gazino akşamlarına şöyle bir uzandığını anladım.. Kim bilir, gelip geçen "kalbini kıra kıra, bıraktın bir hatıra.." Hem de iyi bir hatıra.. Adı Ulaş Ay, babaannesine yazdığı şarkı; Gamzeler.
|