| |
|
|
Hasan Pulur bir şey derse dinleyin!..
Hasan Pulur tüm Bab-ı Ali ahalisi için çok değerli bir duayendir ama özellikle muhabir kökenliler için apayrı yeri olan bir örnek ağabeydir. Çünkü mesleğe soğanın dış kabuğundan başlayıp, cücüğüne kadar inmiş bir ustadır Hasan Abi. Emniyette bülten kovalayıp, şubelerde iş atlatma pentatlonlarından geçmiş; sokak haberciliğinde ekolleşip, özel haber sihirbazlığıyla yıl biriktirmiştir. Hâlâ bile 3 aylık stajyerlere; "Çalışırsanız önünüz açık. İşte Hasan Pulur. O da polis muhabirliğinden zirveye çıktı!" denmesi bu yüzdendir. Burnu havada mı? Hasan ağabeyi yakından tanıyanlar, huyunu suyunu bilenler çok vardır aramızda. Onlar da tanıklık ederler ki; bir gazeteci-yazarın da, bir gazete yöneticisinin de gelebileceği en parlak, en başarılı, en sevilgen, en saygın durumlara hakkıyla gelmiştir Hasan Pulur. Ama bir an bile eski günlerini unutmadan, bir gün bile afra tafraya, çalıma kibire sapmadan, mağrur, snop, burnu havalı olmadan hayran etmiştir kendine bizim mahalle sakinlerini... Hak saklasın!.. Hasan Abi çelebi adamdır. Sakin, hoşgörülü, sabırlı adamdır. Karşısına çocuk da çıksa, zır cahil, tatsız tuzsuz, densiz dengesiz biriyle de karşılaşsa dinler, anlamaya, çözmeye çalışır. Bir nevi Hazreti Yusuf sabrı gösterir çoğu zaman Pulur Usta... Ancaaak!.. Ancak ne zaman ki sigortası atar ne zaman ki vakt erişip; "gayrık yeter len!" der, işte o zaman hışmından, dilinden, kaleminden korkulur Hasan Abi'nin. Özellikle de gazeteciliğin örselendiği; mesleğe, meslektaşa haksız yere yanlış yapıldığı ya da bizzat meslekten birinin yamuk yaptığı durumlarda dellenmiş Erzurumluluğu tutar ki; düşmanımı bile gazabından Mevlam saklaya... Ama ama şeeey!.. Herkeslere tavsiyem var ey ahali!.. Hasan Pulur bir şeylere fena bozulmuş ve kükrüyorsa gözünüzü kulağınızı dört açın. Çünkü altını çizdiği yanlışlıklar "aması, fakatı, bahanesi, açıklaması" olan şeyler değildir. Onun işaret ettiği bir hatadan dönmemek, o hatada ısrar etmek de sonu hayır iş değildir... Ciddiye alın Mesela Hülya Avşar'ın gazetecilere takındığı son tavırlara. Dahası onun fırçasını yiyen genç meslektaşlara koltuk çıkmayan şeflerine müdürlerine söyledikleri... Bence bu uyarıya muhatap olanların lafları ciddiye almasında yarar var. Çünkü bunları söyleyen kerameti kendinden menkul bir gayretkeş değil, bin yılın imbiğinden süzülen tecrübesi ve eşsiz öngörüsü olan bir toplum kimyageridir. Sahipsiz bırakanlar Zılgıt yiyen, dayak yiyen, itilip kakılan, adam yerine konmayan, taciz edilen, tehdit edilen, horlanan, zorlanan elemanlarına sahip çıkmayan medya şefleri, müdürleri, hatta işverenlerine saygıyla anımsatırım; mesleğin piri bir şeye işaret ediyor, siz sırt dönüyor, ciddiye almıyorsanız sizi o bile kurtaramaz. He hee!..
|