Dans sevişmeye benzer'
Uluslararası üne sahip Prenses Banu, ilerleyen yaşına karşın hala iddialı. Dansözün bol maceralı yaşamı filmleri aratmıyor
1950'lerde, 60'larda çocuk olanlar için, hoş bir hatıradır gazino eğlenceleri. Döneminin en ünlü sanatkarlarını ağırlayan Maksim, Çakıl, Lunapark Gazinoları 80'lere kadar dolup dolup taşarken, yepyeni bir eğlence olan televizyonun hayatımıza girmesiyle sekteye uğrayıp 90'larda bir bir kapandı. Gazinolarla birlikte şov dünyasına veda eden pek çok sanatçı da oldu. Bunlardan biri de ünlü dansöz Prenses Banu'ydu. Bir dönemin paylaşılamayan dansözü Prenses Banu, gazinoların neonlarıyla birlikte sönen bir yıldız olarak kaldı hatıralarda. Aslında sadece bizim gözümüzden ırak olduğu için gönlümüzden de silinip gitmişti. Oysa dansa hiçbir zaman ara vermeyen Prenses Banu, şöhret basamaklarını yurtdışında tırmanmayı tercih etmişti. Ünlü dansöz 30 yıldır Avrupa, Asya, Afrika demeden bütün dünyayı dolaşıyor ve dans etmeye devam ediyor. Artık yaşlandığı için köşesine çekildiğini sanıyorsanız, yanılıyorsunuz: "10 yıldır Türkiye'de sahneye çıkmadığım için dansı bıraktığımı sanıyorlar. Dans beni bırakmadan ben onu bırakmayacağım" diyor. Onun İstanbul'daki otellerde başlayan dansözlük serüveni, İtalya'da devam etmiş. Henüz 18 yaşında Milano, Paris, Cenevre'den teklifler almaya başlamış. Dönemin gazeteleri, Avrupa'da taht kuran Türk lokumu" diye söz ediyormuş ondan. Cenevre'de Maksim adlı gece kulübünde dans ederken onu görüp beğenen bir Arap prensi, Banu'yu Riyad'a kaçırır ve haremine alır. Banu da ondan etkilenmiştir ama baskıya da dayanamaz: "Benim prensesliğim 90 gün sürdü, kaçtım. Gençliğin getirdiği bir maceraydı. Bir daha da evlenmedim. Bu meslek evlilikle yürümez." Prenses Banu'nun renkli yaşamında belki de tek eksik kalan aşk olmuş: " Yaşam tarzımın sonu yalnızlık tabii. Ama bu benim seçimim. Dans sayesinde dünyayı gezdim, gördüm. Renkli bir hayat yaşadım, şöhret, para kazandım. Onun için dansa hiç ihanet etmedim. Hiçbir erkeği de dans kadar sevmedim."
Kadir İnanır'la Büyük Aşk Her ne kadar böyle söylese de, onun kalbinde iz bırakan erkekler de olmuş. Bunlardan biri de ünlü aktör Kadir İnanır. Hatta gazeteler o dönemde evleneceklerini bile yazmış. "Benim en mutlu olduğum yer sahne" diyen Prenses Banu, göbek dansını sevişmeye benzettiğini söylüyor: "Ben sahnede hayalimdeki erkekle sevişiyorum. Göbek dansında coşku, hüzün ve aşk var... Bütün bu duyguları sahnede yaşıyorum. Bilimsel açıklamasıyla göbek dansı, kadın vücudundaki cinsel arzuların ritmik dışa vuruşu. O titremeler, o karın hareketleri falan orgazm takliti diye, kabul ediliyor. Bu çok kadınca bir dans." Türkiye'de şu anda beğendiği hiçbir dansöz olmadığını söyleyen Banu, eleştirilerini arka arkaya sıralıyor: "Ruhsuz dans ediyorlar. Dansı hissetmek lazım. Apartman topuklar ayağında... Böyle dans olmaz! Bu dans çıplak ayakla yapılır. Benim bir programdan sonra, kostümümü sıksan suyu çıkar. Aşkla dans ediyorum. Şimdikiler kendilerini yormuyorlar. Sıska vücutlu bir kadın göbek dansı yapamaz. Dolgun göğüsler, dolgun kalçalar şart."
Neslihan Tunç
|