Sermaye piyasasının ekonomiye uzun vadeli kaynak yaratması ve tasarrufların değerlendirildiği bir yer olabilmesinin koşullarını irdeliyorum. Bunun için devrim yapılması ve yeni bir düzenin kurulması gerektiğini dün savunmuştum. Gerçekte uzun vadeli yatırımcıların bu piyasada olabilmesi için şirketlerin kârlı çalışıp, bu kârını hissedarlarıyla paylaşması gerekiyor. Bugün al bugün sat, bugün al yarın sat ile dünyada hiçbir sermaye piyasası gelişemiyor. Kendinden beklenen kaynak yaratma ve tasarruf sahiplerine kazandırma misyonunu kaybediyor. Halka açılma ve kaynak yaratma ayağı eksik olunca da, borsa işi kumara dönüyor. Voli vurma yeri değil- Sermaye piyasası bugünden yarına para kazandıracak, voli vuracak bir piyasa değil. En başta bu anlaşılmalı. Bunun yanında sermaye piyasası bir vadede katılımcısına para kazandıran bir piyasa olmalı ki, gelişebilsin, yeni yatırımcıları çekebilsin. Şirketlere yeni düzen- Sermaye piyasasının şirketler ayağında yeni bir düzen için bizim önerilerimiz şöyle: Öncelikle borsadaki şirketler elemeye tabi tutulmalı. 100 hissede manipülasyon olması büyük bir olaydır. Borsadaki hisselerin yüzde 35'inde manipülasyon demektir. Manipülasyonu önlemek ve derinliği sağlamak üzere halka açıklık oranı yükseltilmeli. Şu anda ortalama yüzde 25 olan halka açıklık oranı yüzde 40'a çıkarılmalı. Bu oranı geçen belli büyüklükteki şirket hisseleri şampiyonlar ligi denebilecek blue chip pazara alınmalı. Diğer şirketler borsanın ikinci ligine konulmalı. Bu ligdeki hisselerde İMKB ve SPK, sınırlı sorumluluk üstlenmeli. Bu pazarın işlem saati de kısıtlanmalı. Örneğin şampiyonlar liginde dört saatlik işlem, burada iki saat olarak uygulanmalı. Bu hisselerin likiditasyonu kısıtlanmalı. Yoksa borsadaki şirketlerin yüzde 35'inde manipülasyona rastlanmasını önleyemezsiniz. Bu kadar manipülasyonun olduğu yerde de, halkın ve uzun vadeli yatırımcının işi olamaz. Bilanço yönünden SPK'nın denetiminde olmayan bankalar da borsada ikinci lige alınmalı. Ta ki Bankalar Kanunu'nda düzeltmeler yapılıp kamuoyunu aydınlatma yönünden diğer halka açık şirketlere göre ayrıcalıklarının kaldırılmasına ve bu yönüyle SPK'ya tabi olmalarına kadar. Bütün özel sektör şirketlerinin halka arzları sermaye artırımı yoluyla gerçekleştirilmeli. Bu piyasadan sağlanan fonlar yine şirketin içinde kalmalı ki, şirket öz sermayesini güçlendirsin, kâr etsin ve bu kârını hissedarlarıyla paylaşsın. Sermaye piyasası kazandırsın ki, kazansın. Sermaye artırımı yoluyla halka açılmadan sadece özelleştirme kapsamındaki kamu şirketleri muaf tutulmalı. Şirketlere kendi hisselerini geri alma olanağı (buy back) tanınmalı. Bunun için Ticaret Kanunu'nda değişiklik yapılmalı. Bu, fiyatların aşırı düşmesini ve hisse senedinde şirketin bizzat kendisinin piyasa yapıcısı olmasını beraberinde getirecek. Sermaye piyasası kazandırmalı ki kazansın mantığından hareketle şirketlere dağıtılabilir kârın yüzde 50'sini dağıtma zorunluluğu getirilmeli. Kâr ettiği halde temettü dağıtmak istemeyen şirketlerin bu piyasada yeri olmamalı. Eğer şirketler ihtiyaç duyarsa pekala sermaye artırabilir. Dünkü tabloda bedelli sermaye artırımlarının dağıtılan temettüyü geçtiğini belirlemiştik. Borsada işlem sistemi değiştirilmeli. Sürekli müzayede manipülasyona daha açık. Bunun yerine toplu açılış sonrası müzayede sistemine geçilmeli. Şu anda bazı hisse senetleri sahipli. Oyuncu veya oyuncu grupları hisse senedine hakim, fiyatı yönlendirebiliyor, piyasayı belirleyebiliyorlar. Bu fiili durumdan belki de piyasa yapıcısı sisteme geçilmeli. Her hisse senedinde oyuncu ve manipülatör hakimiyeti yerine piyasa otoritesinin gözetiminde işlem yapacak market maker'ların varlığı daha yararlı sonuçlar doğurabilir. Yeni düzeni yazmayı sürdüreceğim. Sonuç- "Geçen senenin yuvasına bu senenin kuşu gelmez" İngiliz Atasözü