Tipik İtalya
İtalyan futbolunun yaratıcılarından ünlü Arjantinli teknik direktör Herrera'ya kulak verelim: "Bütün takımlar savunmada dört, orta sahada dört, onların önünde bir ve yine en ileride bir kişiyle oynuyorlardı. En ilerideki bir kişiyi alıp en geriye koydum. Bu yüzden bana 'Çok savunmacı antrenör' diyorlar." Katenaçyo'nun mucidi Herrera, İnter'i başarıdan başarıya koşturmuş, sistemi de İtalyanlar'ın vazgeçilmez oyun anlayışı olmuştu. İtalya için önce savunma, sonra savunma vardı. Rossi ile birlikte Katenaçyo'ya rağmen Dünya Kupası kazanan İtalya, son Avrupa Şampiyonası'nda bu sistem sayesinde finale yükselmişti. Katenaçyo'nun en ateşli savunucularından Trapattoni'den de savunma ağırlıklı bir diziliş bekliyorduk. Aslında Vieri, Totti ve Del Piero çok önemli hücum silahları. Ama İtalyan ırkı savunmayı öyle benimsemiş ki, kimi koyarsanız koyun bu anlayışları değişmiyor. Portekiz'in kurulduğu şehir olan Guimaraes'e Danimarkalılar akın etmiş. Tribünlerde bariz üstünlükleri vardı. Stat kapısından girerken öyle büyük bir kalabalık gördük ki, içeride hiç yer kalmadığını düşündük. Roma'dan Juventus'a geçen ünlü Capello ile omuz omuza büyük bir kalabalıkla ve üç-dört defa aranarak kendimizi stada attık. Ama maçta beklediğimizi bulamadık. Viking'i Sand durdurdu İlk yarıyı forse eden, yerden kısa paslarla oyun kuran Danimarka, Sand'ın etkisiz oyunu nedeniyle gol noktalarında sonuç alamadı. Ama İtalyanlar'ın da hücum etmek gibi bir niyeti yoktu. 44. dakikadaki ilk ciddi akınlarında önce Del Piero, sonra Totti kaleci Sorensen'i geçemedi. İkinci yarının hemen başında Danimarka benzer bir pozisyonu harcadı. Maçın geri kalan bölümü de yine ağır tempoda devam etti. İspanya-Rusya maçındaki akıcılık ve organizasyon dün hiç yoktu. İngiltere- Fransa maçındaki heyecan ve mücadele de... 75. dakikada Danimarka'nın kaçırdığı (Buffon'un mükemmel çıkardığı) inanılmaz pozisyon 90 dakikanın golsüz biteceğinin sinyaliydi. Öyle de oldu.
|