Favorim nakavt
Lizbon'da iki muhteşem stat var. Birincisi Benfica'nın Luz Stadı, diğeri dün geceki maçın oynandığı Jose Alvalade Stadı. Sporting'in sahası olan Alvalade'yi Portekiz ve İspanyollar tamamen doldurmuşlar, doldurmanın ötesinde işi bir boğa güreşi haline getirmişlerdi. Sokaklarda beraberdiler ama birbirlerine pek de keyifli şeyler söylemiyorlardı. Birbirlerinin ulusal marşlarını ıslıkladılar ve maç başladı. Üç gündür Danimarka-İsveç maçının 2-2 bitip bitmeyeceği konuşuluyor. Bu skorla kupadan elenecek olan İtalyanlar ortalığı yangın yerine çevirdiler. Bütün dikkatler başka bir yere çevrilmişken, dünkü maç da ince hesaplara sahne oldu. Rusya 2-0 kazanır, Porte- kiz, İspanya'yı tek farkla yenerse evsahibi ülke komşusuyla birlikte çeyrek finale yükselecekti. İddiasız Rusya'nın ilk yarıda iki gol bulması Lizbon'daki maçın ikinci yarısını ilginç hale getirdi. Maçın ilk yarısında gol yoktu ama yarım saatlik Miguel ve Cristiano Ronaldo şov vardı. Benfica'nın sağ beki ile M.United'ın sağ açığı İspanyollar'ın sol kanadını felç etti. Figo ve Deco da zaman zaman bu ikiliye katılıp, oyunun kontrolünü Portekiz'e geçirdiler. Morientes, Etxeberria ve Baraja gibi üç asını yedek bırakan Saez, Fernando Torres'e çok güveniyordu. 20 yaşındaki Torres'in topla buluştuğu anlar İspanya'nın maçta en etkili olduğu anlardı. Kum saati gibi akıp gitti Portekizliler, Porto'ya "City of the work" yani "Çalışma şehri" diyorlar. Yedi tepe üzerine kurulu Lizbon'un lakabı ise "Suç şehri". Cinayet oranının Londra'nın üç katı olduğunu yazıyor İngiliz gazeteleri. Ve futbol bu şehrin her şeyi. Sporting'de yıldızı parlayan Figo, 7 numaralı forma ve kaptanlık bandıyla sahaya çıkmıştı. Tıpkı Real Madrid'ten takım arkadaşı Raul gibi. İkisinin de amacı bu maç sonunda ayakta kalan kaptan olmaktı. Yunanistan'ın attığı gol hesapları iyice karıştırmış, Benfica'nın santrforu Nuno Gomes, maçın kaderini çizen golü atmıştı. Kalan dakikalar benim şampiyon adayım İspanya açısından bir kum saati gibi akıp tükendi. Baraja ve Morientes oyuna girmişti ama iş işten geçmişti. Nuno Valente'nin hem savunmada hem de hücumda gösterdiği performans, Portekiz seyircisinin bitmek tükenmek bilmeyen tezahüratı ve İspanyol ekibinin yanlış oyun kurgusu ilk sürprizi gerçekleştirmişti. Scolari, son Dünya Şampiyonu teknik direktör. Şimdi de evsahibi olduğu bir kupada adını son sekize yazdırdı. Kupa öncesi bütün Portekiz, Brezilyalı teknik adamı eleştiriyordu. Hem de acımasızca. Yarın ise başta Marca olmak üzere bütün İspanyol basınının Saez için attıkları manşetleri yazdırıyor yanımdaki İspanyol meslektaşlarım. Futbol işte bu. Kazanırsan gökyüzündesin, kaybedersen yerin dibinde.
|