| |
|
|
Eşcinseller nereden çıkar?
Amerikan filmlerinin tipik komedi unsurlarından
biridir... Sevgilileriyle barda eğlenen
iki erkek arkadaş, tuvalete girer... Ve kötü
talih: Birinin fermuarı takılır.
Diğeri arkadaşına yardım etmek için önünde
diz çöker. Fermuarı takıldığı yerden kurtarmak
için çabalarken...
Küt! Kapı açılır, içeriye bir adam girer. Önce
şaşırır. Sonra yüzünde muzip bir ifadeyle,
“Siz rahatınızı bozmayın, ben kızlarla ilgilenirim”
deyip çıkar... Bizimkiler mosmor kesilir.
Bu komedi unsuru İngilizce’deki bir deyime
gönderme yapar: “Klozetten çıkmak.” (Coming
out of the closet.)
Dün Can Dündar, “Eşcinseller dolaptan
çıkıyor” başlıklı yazısında şöyle diyordu:
“Bu tabir, eşcinseller arasında, cinsel tercihini,
önce kendine, sonra çevresine itiraf edebilme,
‘açılma’ manasında kullanılıyor.”
Evet ‘closet’ kelimesi ‘dolap’ anlamına
‘da’ geliyor. Diğer anlamları: Küçük oda, kabin
ve hela (tuvalet, yüznumara). Mesela
‘WC’, ‘water closet’in kısaltılmış hali.
O halde deyimi “Dolaptan çıkmak”
çevirmek ne İngilizce’deki deyime uyuyor,
de eşcinsellerin yüzyıllardır süren aşağılanmalarına
ve gizlenme çabalarına tercüman oluyor.
‘Klozetten’ ya da ‘tuvaletten çıkmak’ denebilir.
Daha da doğrusu bizzat Türk eşcinsellerin
olayı anlatan uygun bir tabir önermesidir.
Not: Erbakan’ın “Avrupa Birliği’ne girersek
homoseksüellik gelir” lafına nasıl da gülmüştük.
Halbuki, cümlesindeki bir kelime hariç,
dediği doğruydu.
‘Gelir’ değil, ‘ortaya çıkar’ demesi gerekiyordu.
Eğer AB’ye girmek istiyorsak eşcinsellerin
haklarını da tanımak gerekiyor.
|