1-Nasıl bir yeni program olur? Önümüzdeki dönemin temel belirleyicilerinden biri IMF ile nasıl bir anlaşma yapılacağı. Bu anlaşmanın sıkı, Türkiye'yi ve hükümeti bağlayıcı, bütçe açığını yüzde 10'lu seviyelerden bunun yarısına doğru indirici bir anlaşma mı yoksa gevşek bir anlaşma mı olduğu, piyasaların ve ekonominin kaderini belirleyebilir. Anlaşmanın süresini de elbette içeriği tayini edecek. Başbakan'ın geçen hafta ekonomi editörlerine yaptığı açıklamadan gevşek bir anlaşma istediği ortaya çıkıyor. Ama gerçekler de bunun tam tersini işaret ediyor. Umulan ve ekonominin gerektirdiği olmazsa, bir küçük kıyametin kopması beklenmeli.
2-Cari açık nereye gider? Önümüzdeki dönem Türkiye ekonomisinin krize girip girmeyeceğini belirleyecek ön önemli gelişmelerden biri cari açığın seyri. Son gelişmeler biraz olumlu. Tüketici kredileri hız kesti. İthalat artışında bir yavaşlama var. İhracatta düşüş yok. Üstelik turizm gelirlerinin devreye gireceği bir dönemdeyiz. Ancak açığın sürüp sürmeyeceğini daha çok ekonomik büyüme belirleyecek. Yeni programla eğer büyüme ve talep kontrol altına alınırsa ve cari açık finanse edilmeye devam edilirse, sorun daha büyümeden kontrol altına alınabilecek. Büyüme sürerse eninde sonunda cari açık kaynaklı bir krizle karşılaşma olasılığı ise yüksek.
3-Irak'ta olaylar nasıl gelişir?
Irak'ta işlerin giderek karışması ve Türkiye'nin buraya Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında asker yollaması ya da bir Kürt devleti kurulması halinde müdahale etme gereği duyması, ekonomi ve piyasalar için ciddi bir risk. Yaz ortası veya sonbahar gibi Irak'a asker gönderme işinin gündeme gelmesinden çekiniliyor.
4- Siyasi gerginlik gündeme gelir mi? YÖK Yasası şimdilik buzdolabına kaldırıldı. Ancak en geç 2005'te gündeme getirilmesi söz konusu. Türban da arkasından. AB'den tarih alırsak, hükümet onun rüzgarı ile alamazsak, "Bunu, AB çerçevesinde halledemediğimize göre şimdi böyle hallediyoruz" diye gündeme getirebilir. Bunun Ankara'da yaratacağı gerginlik önümüzdeki bir yılın en önemli riskleri arasında yer alıyor. 5-AB müzakere tarihi verir mi? 10 gün sonra toplanacak AB Zirvesi'nden Türkiye'yi destekleyici açıklamaların geleceği haberleri yer alıyor. Bu olumlu. Ekim ayı gibi açıklanması beklenen ve AB'nin Türkiye'ye müzakere takvimi vermesinde etkili olacak İlerleme Raporu, Verheugen'in zamanında hazırlanacak. Verheugen son zamanlarda Türkiye'yi cesaretlendirici açıklamalar yapıyor. Ancak ne olursa olsun, karar Aralık 2004'teki zirvede üye ülkeler tarafından verilecek ve siyasi bir karar olacak. 2005 yılı içinde müzakere görüşmelerinin başlatılması olumlu algılanabilir. Sonrası ise piyasaları tatmin etmeyebilir. Ancak ne olursa olsun, aralık civarı veya sonrasında mali piyasalarda kar realizasyonu beklenmeli. Çünkü, AB müzakereleri hemen başlatsa bile, ertesi günü Türkiye'ye yabancı sermaye akmayacak.
6-Petrol fiyatları nasıl seyreder? OPEC'in son kararı ile kısmı bir gevşeme meydana geldi. Ancak petrol fiyatlarının seyri için biraz beklemek gerekebilir. Fiyatların yükselmesi Türkiye'nin petrol faturasını kabartacak. Hem cari açığı büyütecek hem de içeride enflasyonu artırıcı veya vergi gelirlerini azaltıcı etki yapacak. Fiyatların düşmesi durumunda elbette tersi gelişmeler gündeme gelecek. Çok yönlü etkisinden ve yükselme potansiyeli taşımasından dolayı, mali yatırımlarının kaderini belirleyecek gelişmelerden biri de, petrol fiyatının nereye gideceği.
7-Enflasyon ne olur? Açıklanan mayıs rakamları tarım fiyatlarının eksi çıkmasıyla sürpriz yaptı. Talep kaynaklı bir enflasyon yok. Petrol ve kur artışının etkisi de çok sınırlı. Ancak çekirdek enflasyon yükseliyor ve mayıstaki artışı yüzde 1.8. Bu durum, ilerisi için iyiye işaret değil. Ancak petrol fiyatı ve kur artışının da enflasyon üzerinde artırıcı bir etkisi olacak. Enflasyon belki de yatırımcılar için daha az risk barındıran bir olay. Bir kaç puanlık artış, bir kaç puanlık faiz artışı ile absorbe edilebilir. Yeterki, diğer riskler büyümesin.