Faiz dışı fazla indirimi isterken cari açığın artacağını düşündün mü hiç
Dün mayıs ayı bütçe sonuçları ile ilgili bir basın toplantısı düzenleyen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, babalar gibi hedeflerin tutturulduğunu, beş ayda 14.5 katrilyon liralık faiz dışı fazla verildiğini, bunun yıllık hedefin yüzde 70'i olduğunu söyledi. Yani hükümetin her fırsatta yakındığı faiz dışı fazla kolaylıkla tutturulabiliyor. Üstelik 2001 sonrası uygulanan programla enflasyon tek haneli rakamlara düştü. GSMH 2002'de yüzde 7.9, 2003'te yüzde 5.9 arttı. Net kamu borcunun milli gelire oranını yüzde 92'den yüzde 70.5'e indi. Bir anlamda kamu borçlarının büyümesi kontrol altına alındı. Kolaylıkla tutturulan, enflasyonu düşüren, büyümeyi sağlayan, borçların çevrilmesini kolaylaştıran yüzde 6.5'luk faiz dışı fazlayı hükümet ve iş çevlereleri neden indirmek istiyor? Bu isteğe popülist yaklaşımlara karşı direnen TÜSİAD'ın katılması da düşündürücü. -Tek eksik istihdam: Kriz sonrasında büyümeyi sağlamasına sağladık ama bu yeterli gelmiyor. Programın şimdiye kadar tek sonuç alamadığı alan istihdam yaratamaması. Ama bu konuda da yapılması gerekenler henüz tamamlanmadı. Yatırım ortamı iyileştirilemedi. Vergi reformu yapılamadı. İstihdam yaratamamak da yeni bir tıkanıklık değil. Türkiye ekonomisi 1997'den beri istihdam yaratamıyor. Nüfusun 10 milyon artmasına karşılık istihdam edilenlerin sayısı 7 yıldan bu yana 22 milyon sınırında duruyor. Belki program devam ederse istihdam artışı da başlayacak.
-Neye yol açar? Programın ortaya koyduğu olumlu sonuçları dikkate almadan, yüzde 6.5 faiz dışı fazla hedefini düşürmek neye yol açar? Bir kere hükümetin faiz dışı fazlayı düşürme isteğini "Harcama yapayım, yeni iş alanları açayım" isteğine yoruyorum. Böyle bir istek, ekonominin gerçekleriyle çatışıyor. Bitişikteki tabloda yer alıyor, eğer büyümeyi biraz daha artırırsak döviz açığını büyüteceğiz. Zaten cari açık 2003 yılında GSMH'nın yüzde 2.8'ine gelmiş. İlk üç ayda 5 milyar dolarlık açığa ulaşmışız. Yıllık açığın 10 milyar doları aşması bekleniyor. O zaman da, Türkiye'de krizlere yol açan en önemli nedenlerden birini var etmiş oluyoruz.
-Başka reçete gerek: Büyümenin ve ithalatın kontrol altına alınması gereği varken, faiz dışı fazlayı gevşeterek bunun tam tersi yapılmak ve büyüme artırılmak isteniyor. O zaman da cari açık korkusuyla istenen yüksek büyüme de sağlanamayacak. Türkiye'den sermaye kaçacak. Zaten dış dünya temel referans noktası olarak faiz dışı fazlayı alıyor. Bunun bir puan indirilmesi yanlış sinyal etkisi yapacak, harcamalar açılıyor, cari açık kontrolden çıkacak, endişelerini gündeme getirecek. Beklenenin tam tersi sonuçlara yol açacak. İstihdam artışı sağlamak ve döviz açığına yol açmayacak bir yüksek büyümeyi yakalamak için, artık başka reçeteler yazılmalı. Devam edeceğim.
-Sonuç: "Fazla şeker ağzı acıtır" Nepal Sözü
|