IMF heyetinin 8. Gözden Geçirme ve 2005 sonrası için yeni bir program hazırlama konusundaki görüşmeleri Ankara'da resmen başladı. IMF üst düzey yetkilileri de heyetle Türkiye'ye gelerek, Şubat 2005 sonrasında bugünkü programın yerine konulacak yeni programın çatısını konuşuyorlar. IMF'den kurtulmaya çalışan bir hükümeti yeniden bu kurumla anlaşmaya zorlayan bir kaç neden var. * Dış finans kaynaklarının azalması nedenlerden biri. ABD'nin faiz artırımına gidecek olması, sermayeyi gelişmekte olan ülkelerden Amerika'ya doğru yöneltiyor. Dışarıdan borçlanmanın maliyeti artmış durumda. Zaman içinde ABD faiz artırdıkça maliyetler daha da yükselebilir. * Türkiye'nin giderek artan biçimde döviz açığı vermesi de yeni programın ana nedenlerinden biri. Bu yılki açık 10 milyar doların üstüne çıkmaya aday. Büyüme hızı düşürülmedikten sonra aynı açık gelecek yıl da söz konusu olacak. Yani finanse edilecek cari açık rakamı katlanacak. Üstelik dışarıdan fonlama imkanının azaldığı ve maliyetinin yükseldiği bir dönemde bu gerçekleşiyor. * Üçüncü neden, dış fonlamanın azaldığı, maliyetinin yükseldiği bir ortamda cari açık yani döviz açığı katlanırken, IMF'ye dış borç geri ödemesi artıyor. IMF'ye 2005'de 7.8 milyar dolar, 2006'da 10.7 milyar dolarlık borç geri ödemesi yapılacak. 10 milyar doları aşan döviz açığının üzerine bir de IMF'ye borç geri ödemeleri eklendiğinde yıllık 20 milyar dolarlık ekstra kaynak ihtiyacı ortaya çıkar. Kamu kesiminin yapacağı diğer dış borç ödemeleri bunun içinde yok. 20 milyar dolarlık parayı da IMF'nin veya başka uluslararası kuruluşun desteği olmadan sağlamak çok zor.
-Üç yıllık bütçe zorunlu: Bu nedenle IMF ile yeni bir anlaşma yapmak zorunluğu var. Üstelik bu anlaşmanın IMF'den yapılacak borç geri ödemelerini erteleyici veya yeni kaynak sağlayıcı nitelikte sıkı bir anlaşma olması gerekiyor. Böyle bir anlaşma da öyle bir yıllık filan olmaz. Bırakın IMF'yi, bir yıllık anlaşma sanki hükümetin bırakıp seçime gideceği izlenimi yaratır. Ters teper. Vade 2-3 yıla çıktığında da, orta vadeyi konuşuyor olacağız. IMF'nin de üzerinde durduğu bu. Türkiye'de zaten kanun gereği üç yıllık bir bütçeye geçmek zorunda.
-Hazırlık başlamış olmalı: 24 Aralık 2003 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na göre, hükümetler artık bütçeleri yıllık değil üç yıllık yapacak. Kanunun 15. maddesi bu konuyu kapsıyor. 16. Maddesi, bütçe sürecini, mayıs sonunda DPT'nin hazırlayacağı orta vadeli programı hükümetin kabul etmesiyle başlatıyor. Bu madde gereğince, orta vadeli programla ilgili olarak gelecek üç yıla ilişkin toplam gelir ve gider tahminleri, hedef açık ve borçlanma durumunu içeren planın Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanıp ve Haziran 15'ine kadar Yüksek Planlama Kurulu tarafından kabul edilerek Resmi Gazete'de yayımlanması gerekiyor.
-Sürpriz değil: Bu Kanun'un yürürlük tarihi 1 Ocak 2005. Uygulamanın 2005'te başlayacağı dikkate alınırsa orta vadeli program çalışmaları zaten başlatılmış olmalı. Dolayısıyla IMF ile konuşulacak ve üzerinde anlaşılacak program, Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu'nun gereği olan orta vadeli bir program olacak. Önümüzdeki dönemde kanundan ve hayatın gerçeklerinden dolayı üç yıllık programla karşılaşmamız sürpriz değil.
-Sonuç: "Yeri geldimi bir gemi tuz yiyecek, üstüne su içmeyeceksin" Türk Atasözü