İmar'da görev ihmali dersen işe siyasilerden başlamalı
İmar Bankası'nda bir katrilyonluk karşılıksız bono satışı ile ilgili dört SPK yöneticisi hakkında açılan davayla ilgili daha önce bir yazı yazmıştım. Başka yazılar da yayımlandı ve SPK sitesinde bu dört yöneticinin yazılara yanıtı yer aldı. Bizim açımızdan olayın yorumu daha farklı. Şöyle ki: *Bir kere bankaları denetlemekle sorumlu kurum SPK değil BDDK. Nitekim karşılıksız bono satıldığı konusunda Maliye Bakanlığı da uyarısını BDDK'ya yapıyor, SPK'ya bildirmiyor. BDDK bu olayı kendi içinde götürmüş, SPK'ya iletmemiş. Yani olaydan SPK'yı yetkili gören kamu kurumu yok. * Sonuçta olay ortaya çıktığında SPK'nın sorumluluğu hatırlanıyor. SPK da, izinsiz bono satışından dolayı İmar Bankası yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Yani yetkili ve sorumlu olduğunu kabulleniyor. * Ankara Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili soruşturma açıyor. Başkanın altındaki dört yönetici sorumlu tutuluyor. Bu yöneticiler Denetleme ve Gözetim ile Hukuk Dairesi yöneticileri. Bu yöneticiler aynı zamanda şimdiye kadar Uzanlar'a sermaye piyasasında açılan 100'e yakın davanın hazırlayıcıları ve sürükleyicileri. Siyasilerin Uzanlar'a arka çıktığı, diğer bütün devlet kurumlarının sustuğu, herkesin köşe bucak saklandığı dönemlerde SPK ve SPK'daki bu yöneticiler, kamu ve sermaye piyasası yatırımcıları adına bu grup hakkında kamuoyunu bilgilendirdiler. Uzanlar hakkında 100'e yakın davayı açan, hatta Çukurova Elektrik ve Kepez Elektrik için genel arama izni çıkartan, polis eşliğinde şirkete giren, kamyonla 1.300 klasöru Ankara'ya taşıyan, aylarca çalıştıktan sonra yapılan yolsuzlukları ortaya çıkartan ekip için, 101'inci davayı açmak zor olmasa gerek. Ekip Uzanlar'dan korkan, çekinen bir ekip değil. * Ancak SPK'nin içinde bütün basını, yayını, internet ortamını tarayan, izinsiz faaliyetleri araştıran bir iş akışı düzeninin kurulmadığını çıkarıyorum. Yoksa Uzanlar'ın sermaye piyasası faaliyetlerini bu kadar yakından izleyen bir ekibin Star Gazetesi ve TV'sinde 10'larca kez yayımlanan bono satışı ilanlarını atlaması zor. İzinsiz faaliyetlerden dolayı eğer soruşturma açılacaksa kayıtdışı ve mevzuat dışı para toplayan yeşil sermaye holdinglerinin bütün sorumluluğu da aynı kişilere yüklenebilir. * Buradan şuna geliyorum. Eğer ortada SPK'nın sorumluluğu varsa, en başta Kurul'un ve Kurul Başkanı'nın sorumluluğu olmalı. Kurumda en yetkili ve karar alıcı konumda olanlar onlar. * SPK'nın bankaları denetleme yetkisi var mı, yok mu? Bu konuda uygulama karışıklığı var. SPK artık bankalar konusunda bütünüyle bir hesaplaşmaya gitmeli. Bankalar üzerinde bir yetkisi varsa kullanmalı, kullanamıyorsa bütün yetkilerini iade etmeli. Buna BDDK zaten talip. Kredi Kuruluşları Kanun taslağında bu yönde atılmış adımlar var. BDDK, "Bankalar üzerinde sermaye piyasası alanında bile tek yetkili benim" diyor. Yetkilerine sahip çıkanlar sorumluluklara da sahip olmalı. * Görev ihmaliyle dava açılacaksa işe dönemin siyasetçilerinden başlanmalı. 1993 yılında Çukurova Elektrik ve Kepez Elektrik'in özelleştirmeden nasıl devralındığı, daha sonra çoğunluk hisselerinin nasıl ele geçirildiği, SPK'nın şirket yönetimlerine el koymasının ardından hangi siyasilerin devreye girdiği ve şirketlerin nasıl geriye iade edildiği de soruşturulmalı. Eğer Uzanlar'dan 1995'de kurtulmak mümkün olsaydı ve devlet o aşamada bu grupla hesaplaşabilseydi, bugünkü fatura 6 milyar dolardan çok daha düşük çıkacaktı. Dava konusu olan 1 katrilyonluk karşılıksız bono satışı ise hiç olmayacaktı. Çukurova ve Kepez Elektrik şirketleri kaybedilmeyecekti. Görev ihmali dersen işe siyasilerden başlamalı. Amaç günah keçisi bulmaksa o başka. *Sonuç- "Yalnış, fare deliğinden bile geçer, doğruluk kapıdan sığmaz" Bernard Shaw
|