Yüzü-yorum
Başlık nasıl ama? Velud yazarınız yine yaptı kelime oyuncuklarından birini daha. Megalomani güzel şeydir. Ol... Bugünlerde sağ elimle sol elimi toka etmem (tebrik bında) içİn sebeplerim mevcut. Yüzüyorum... Sahiden... Hem de labada lubada, şlap şulup, iştiyak ilen. Eshter Williams'ınız olmak niyetim var. Bu adrenalin, endorfin v.b. insanı mutlu ettirici naneler vücudunuzda salgılandığında dert kasavet kalmıyor, canım okur. Gencim, mutluyum, hayat doluyum teariki ile hayatın sarp ve dikenli yollarında azimle ilerliyorsun. Bu arada bizim havuzda (Hangisi olduğunu söyliyim de kulaç kulaca yüzelim di mi?!) Islanma(!) mevsimi açılmış görünüyor. Başınımızın hanımefendileri, beyefendileri hababam yüzme derdinde. Afferin onlara. Helal yani. Yazar dediğin yüzer! Light kardeşiniz bugünlerde pek mutlu. Yoo, somut bir neden gösteremeyecek size. Bu dünyada bir işe yaradığını düşünmekte. (Dünyaya gölgeyi düşürme hali!) Daha doğrusu vücudunu işe yarattırıyor bu sebeple. Yüzerekten. Ay aman yüzün işte!..Özet: İyi bi şey. Marmara bölgesinde ikamet edenler, havaların seyrinin kişiyi sonbahar bunalımlarına gark ettiğinin farkındadırlar. Siz bu yazıyı okuduğunuzda eğerkim güneş açmışsa, ben alayımız adına buna sevinmekle yetinebilirim ancak. Hala açmamışsa 'The day after tomorrow' yani! Sizin, filmine gitmenize gerek yok, o kapıya gelmiş demektir. Kaçışın. İklimin, mevsim normallerinde hüküm sürmediğinin sokakta dolaşan kediler bile farkında. Ben hala gidemedim 'The day after tomorrow'a. Bugün giderim belkim. Gidenler pörtleyip dönmüşlerdir evlerine hı? Kanal D'de yeni başlayan ve fena ki saat 24.00'den sonra yayınlanan 'Taken' adlı salı geceleri yayınlanacak olan diziyi uykuyla mücadelesine yenilmeden seyredebileniniz oldu mu peki? Uzaylılar muzaylılar? Steven Spielberg imzası olsun da taştan olsun dizaynı, gözünü bööle kocaman aça aça seyrettiğin bir dizi işte. Kanal, bu tip yayını, fazla kimse seyredip de hadiseye uyanmasın hesabı, millet zıbarsın da öyle yayınlayalım diye bir politika güdüyor zannımca! Amerikan oyunu bunlar. Bu Amerikalılar hem nalına hem mıhına davranırlar bilirsiniz. Hem eenn kör kör parmaam gözüne filmler çeker, hemi de 'ufo mu oda ne?' yaparlar. Yaaa. Sözün burasında bir hatırlatma; bu konularla ilgili yeni bir aylık dergi çıktı, farkında mısınız? Farkındalıklarınızı arttırmak için ilgilenseniz iyi olabilir. Derginin adı 'X'. Kişisel gelişim, paranormal, ufo, uzay, bilim ve doğal yaşam konularını içeriyor. Valla ben yazıldım. Hem o bakımdan, hem bu bakımdan. Zaten bu meselelerle ilgilenenleri bi kısım allahsız kunduz ağzının kenarından kenarından bir tebessümle izleyip hadiseye okkadar dışardan bakıyor ki, ortalık toz duman olduğunda onları korumak içün eteğimin altına almiicaam da ayrı bir gerçek! ( Ben kesin kurtarırım paçayı!) Ayşegül gördüğünüz üzere, bu cumartesiki yazısında doğanın doğası ile vücudun doğası arasında gitti geldi. Bu arada da aklına geçende edindiği bi bilgi geldi. Paylaşsın: Bu, hani gazete ve dergilerde öncesi-sonrası resimleriyle satılan, önerilen ürünler var ya (Haptı, huptu, alet edavattı filan) işte o öncesi resimlerdeki şişman haller, sonraki görüntüleriymiş meğersem. Zayıf konu mankeninin 'sonraki' görüntüsü ilk hali imiş. Bunları yedirip, içirip, şişirip öyle 'önceki' resimlerini çekiyolarmış. Off be işe bak! Gerçi bu bilgi, rahmetli anneannemin yorumları kadar mantıksız da gelmedi değil. E doğal olarak anneannem hayattayken fotoshop icat olup mertlik bozulmamıştı. Bu tip fotoğrafların fotoshop olmadığını da kim temin edebilir, di mi öte yandan? Hadi artıkın yaz gelsin. Fıkradaki yavru kutup ayısı misali ü-ş-ü-y-o-r-u-m! Allah'ın sıcağı üzerinize olsun.
|