Geçip giderken
Geçen haftaki yazımın başlığına istinaden "Yaza yaz geldi, ne demek arkadaşlar?" diye sormadım. Sonuç itibarıyla başlığa, "Yaza yaza yaz geldi" yerine yanlışlıkla "Yaza yaz geldi" yazılması halinde toplu yürüyüşler yapılmadı. Olsa olsa 'şakacı seniii, yine kelime oyunu yapmış bizee' filan diye düşünüp sevmişsinizdir beni. Ki bu da iyi bir şey. Neyse, soruyorlar; "Yazacak şeylerini nerden buluyorsun?" diye. Benden de bi soru o zaman: Her bir yönden mümbit topraklarımda iki elin yanında, konusuz bir şekilde kalmak mümkün mü? Hafta sonlarınızı 'dokuz şiddetinde' neşelendiren yazılarımı bir yana koyacak olur isek. Gündemde öyle insanlık dışı haberler mevcut ki. İçimde kanser hücresi gibi taşıyıp ben ne yapabilirim diye düşünüp çaresizlik içinde debelenip duruyorum günlerdir. Barlarda pata küte, delilleri anında yok etmecesine adam boğazlamalar (ki güzel Barış, küçüklüğümde ikamet ettiğimiz Merih apartmanının giriş dairesindeki Zeki Bey'in torunu değil miymiş? Annem, okula ders vermeye giderken beni onlara bırakırdı. Annesi sevgili Ayla abla... Ne diyeceğimi bilemiyorum.) Iraklı esirlere reva görülen yaratıcı (!) işkenceler, içerimi oyan törenamus cinayetlerinin son halkası mesela... Böyle durumlarda konuyla ilgili yazı döşenen insanların kibar ve didaktik bir üslup kullandıklarını siz de farketmişsinizdir. Size bir test sorusu; aramızdaki ilişkiye ilişkin (off be!): Artık beni tanıyan okurcuklarım olarak aynı üslubu kullanabileceğimi düşünebiliyor musunuz? Altı yıldır bu kşede eğleşiyoruz halleşiyoruz. Bundan dolayıdır ki beni yeterince tanıdığınızı, içimdeki bıçkın, küfürbaz, deli, karanlık yanı bildiğinizi biliyorum. Ben bu yanımdan hep utanırım biliyor musunuz sevgili arkadaşlar? Böyle durumlarda canilerin suratına "hııı seni eşek seniii, yıkıl karşımdan gir hapislere" edasında parmak sallamak yerine, mesela suratını dümdüz edip ona aynı ölüm biçiminin uygulanmasını istemek her zaman için tercihimdir. Amaaaa, bir 'köşe'de yazıyorsanız, toplumunuza böyle kötü örnek olmamalısınız. Değil mi sevgili dost ve müşterilerciğim? Böyle yapınca ne mi oluyor benim canımdan çok sevdiğim, sebebi mevcudiyetim güzel insanlarım? Geçici süre hıncını kelimelerden alıyorsun. İt üreyip kervan yürüyor oysa... Bir de geçende, çok yakınımızdaki biri, nerdeyse'cani baba'ya hak veren bir yazı yazdı! Böyle durumlarda o zıvana nasıl bi şeyse ondan çıkarak yazanın yanına gidip 'Hangi elinle yazdın onu? Al sana, al sana!' diye eline eline vurmak istiyorsunuz. O şimdi garanti, benim yazısından bi şey anlamadığımı düşünecektir. Bugün etimin dış etkilere açık, acı ve ağrı eşiğimin yüksek olduğu bir gün. Karın bölgeme de çalışabilirsiniz sağlı sollu yumruklarla dayanırım.
BİR ŞEYLER YAPMALI Hayvan Hakları Türkiye Aktif Güçbirliği Platformu HAYTAP'ın her sayfasında "Bir şeyler yapmalı" mesajı içeren 12 sayfalık bir broşürü geldi geçende. İçinde özellikle sokak köpeklerinin katliamlarına ilişkin feci fotoğraflar var. Bir sayfa çevirdim gerisine bakamadım. O, içimdeki "Bunları yapanlar gebersin!" diyen cani yanım tekrardan devreye giriverdi. Bu broşür, konuyla ilgili bürokratlara, bakanlara, milletvekillerine ve tabii emir komuta zincirinin son halkası kankırmızı belediye başkanlarına (insan olanlarını öpüp tenzih ediyoruz) gönderilmiş. Bizlerden ve sizlerden çözümün bir parçası' olmamız isteniyor. Sokaktaki melekler ve HAYTAP üyesi incikutay@zone. com.tr (0212 259 73 39) ve başkan nesrin_citirik@hotmail.com (0322 457 54 22) adreslerinden yetkililere ulaşıp destek verebilirsiniz. Verin Allah rızası için. "Ne yapabilirim?" diye sormaktan ne çıkar? Bu güneşli cumartesi günü (inşallah tüm bölgelerde öyledir!) içinizi kıymak istemezdim. Delibozuk, layt Ayşegülünüz güldürünüz bugün böyle gel gör ki... Bitirirayak İstanbul bölgesinde ikamet edenlere hoş bir haber vereyim; bizim Cihangir Cumhuriyeti var ya, işte bu cumhuriyetin meşhuur Akarsu caddesi yeni cafe-restine kavuştu. Firuzağa tarafından giriyorsunuz, caddenin üstünde, sol cenahında. Adını da ben koydum. PENCERE... Niye derseniz işte eyle... Ne biliyim açılımı olan bir kelime, ferahlık duygusu felan... Tatbiki Güzel Sen'atlardan arkadaşçığım Berşan, ortağı olduğu kafenin duvarlarına asıp konu olarak seçtiği Cihangir pencerelerini kendi elleriyle resmetti. (Diğer ressamlar başkalarının ellerini kullanırlar! Aa, bilmiyor muydunuz?!) Yemekleri hem gaayet ucuz hemi de fevkalbeşer lezzetli. Tavsiye olunur. Hele bir Gülbahar tatlı var. Deneyin sonra konuşalım!
|