Kadın elbiseme bayıldı hem de o kadın
Yine uzaklardayım. NewYork sokaklarında dolaşıp duruyorum. Bush aleyhine anket yapanlar, alışverişe çıkmış ünlü aktristler, kafelere oturup yüksek sesle siyaset konuşanlar. Ne ararsanız var burada
Amerikalılar geçen hafta, "Memorial Day"i andılar. Yani savaşta kaybettiklerini, kendi deyimleriyle ülkesi uğruna çarpışanların gününü andılar. CNN'de sabah programındaki sunucu ilk kez farklı bir şekilde anons yaptığını söyledi. Dedi ki "Memorial Day'de hep çoook eskiden kaybettiklerimizi anardık ama şimdi ölüm kapımızda." İki kişinin hikayesini yayınladılar. Biri oğlunu Irak'ta kaybetmiş bir anne, hala kutuyla yardım yolluyormuş oradaki Amerikan askerlerine... Öteki ise kocasını kaybetmiş gözü yaşlı genç bir kadın, kucağında minik çocuğu. Küçük oğlan daha bilmiyor babasının öldüğünü, kadın ise sürekli ağlıyor ve aynı soruyu soruyor tıpkı bir önceki anne gibi "Neden?" Biri bana neden Irak'a savaşmaya gittiğimizi anlatabilir mi? Biri bana niye kocamı, oğlumu orada kaybettiğimi açıklayabilir mi? Biri bana niye öldüler söyleyebilir mi? Özgürlükten falan bahsetmeyin lütfen... Birden içim sıkıldı. Kendimi otelden dışarı atmak istedim. Taksi şoförü istemediğim kadar siyasetle ilgili. "Bush'un bu seçimleri kazanması mümkün değil. Millet ne zannediyor, anlamıyorum. Buradan -neden ne olursa olsun- kalkıp gidiyorsunuz ve birilerini öldürüyorsunuz. Herhangi bir insan ailesinden birinin öldürülmesini unutabilir mi? Kim affedebilir böyle bir şeyi?"
*** "Güzel kıyafet" dedi kadın. "Üzerindekine bayıldım." İşte bugün kendimi iyi hissetmeme sebep olacak müthiş bir söz. Teşekkür etmek için döndüğümde onunla yüz yüze geldim. Şaşkınlığımdan tanıdığımı anladı. Bakışlarını yere indirerek gülümsedi. "Evet Sex and The City" dedi. NewYork'ta Soho'da küçücük bir butikteyim. Karşımda Sarah Jessica Parker, hani Sex and The City'de oynayan ünlü aktrist. Üstelik kıyafetimi beğendiğini söylüyor. Saçlarını toplamış, üzerine bir bandana takmış, bandananın üzerinde de kocaman güneş gözlükleri. Ne makyaj, ne takı, sadece uzun altın bir zincir. Bir tişört, bir kot, parmak arası terlikler. Kadın alışverişe çıkmış. Belli belirsiz bir "Teşekkür ederim" çıktı ağzımdan, aklım başka yerde tabii "Fotoğraf makinesini almış mıydım yanıma?" - Gerçekten de güzel tunik, nereden aldın? - Türkiye'den, markanın ismi Derishow. Hoş tasarımlar yapıyorlar. - Acaba NY'da herhangi bir yerde var mıdır, herhangi büyük bir mağazada? Kafamı çalıştırmaya uğraşıyorum. Var mıdır gerçekten? Bilmiyorum. Sonunda dayanmayıp gülüyorum. "İstersen sana bütün koleksiyonu yollarlar." Küçük bir kahkahayla cevap veriyor. Azıcık sohbet ediyoruz. Bir fotoğraf istesem ayıp mı olur? Ayıp mayıp olmaz ama makine yanımda değil ki. Ağlamak istiyorum. Biraz daha oyalanıp dükkandan beraber çıkıyoruz, o bir yana ben bir yana. Ben bunu birine söylemek zorundayım. Saatime bakıyorum akşamüstü altı buçuk. İstanbul'da gece yarısı. Kocamı mı arasam? Ne der ki bana? - Biraz önce Sarah Jessica Parker ile aynı dükkandaydım. - Kim? - Sarah Jessica Parker, hani şu Sex and the City dizisinde oynayan. - Ha, o mu? İyi bari. - Hani bu senin David Beckham'a rastlaman gibi bir şey, düşünsene. Çok heyecan verici. - Ne yapayım ben Beckham'ı dükkanda. İki çalım yap diyemem ya, önemli olan adamı sahada seyretmek. Aradım mı? Hayır tabii.
*** NewYork sokaklarında bir sürü genç, ellerinde anket formları dolaşıyorlar. "Bush'u yenmemize yardım eder misiniz?" İlgili çok. İmza atan, yorum yapan, yüksek sesle Bush'u protesto eden mi ararsınız, hepsi burada... Sokaktaki insan çok sıkılmış Irak Savaşı'ndan. Yorgun argın otel odama dönüyorum, televizyonda en sevdiğim dizi, bizdeki adıyla "Kanun Namına." Hani özel bir avukatlık bürosu ve bir sürü dava. Çöz çöz bitmez, birbirinden ilginç hikayeler yaşanır. Adam yanında çalışan Arap asıllı işçiyi vurup öldürmüş. Neden? "Görevimi yaptım" diyor, "Param yok dedi aslında banka hesabı kabarıktı. Sürekli ailesiyle telefonda konuştuğunu iddia ediyordu. Bir araştırdım ailesi yokmuş. Bütün konuşmaları sahteymiş. Ben de onun terörist olduğuna karar verdim." Kitaplar, televizyon dizileri, filmler, sokak hemen her şey terörizmle ilgili. Yine tadım kaçıyor, Sarah Jessica Parker'a rağmen... Amerika'nın tadı ise çoktan kaçmış.
|