| |
|
|
Yalının ve Nazlı hanımın "ah"ının hikâyesi
Aksoy da Sefasını Süremedi Yalının ilk sahibi Tahsin Uzel oğlunu kaybetti. Ilıcaklar'ın işleri bozuldu, Uzanlar haciz uygulattı, Erol Aksoy ise Ilıcak'ı evden attırdı. Aksoy sonradan Ilıcak'a "Yalı bana da uğursuz geldi" dedi.
*** Seneler önceydi. Kemal Ilıcak için rüzgar "tersten esmeye başlamıştı." Bir gün bize demişti ki: - Borçluyum... Ödemek istiyorum... Ama faiz, ana borcu geçiyor, işin içinden çıkamıyorum... Bu şartlar altında yalıda oturmam yanlış olur. İlk tepkimiz "Nazlı hanım ne der" sorusuydu. Kemal bey "Nazlı sorun çıkarmaz" demişti. Düğün Hediyesi Kemal bey, evlenecekleri sırada, Nazlı hanıma sormuş: - Sana ne alayım?.. Araba... Altın... Pırlanta... Astragan kürk... Ne istersin? - Güzel bir evimiz olsun isterim. Nazlı hanım, yalıyı seviyordu. "Sıcak, güzel bir ev olduğu için" seviyordu. Hafta sonları "konuklarını" ağırlıyordu. İlk Yalı Kemal Ilıcak'ın "daha önce de" yalısı vardı. "Selahattin Adil Paşa Yalısı." Yalı, Aslı ve Mehmet Ilıcak'ın üzerineydi. "İntifa hakkı" ise Nazlı ve Kemal Ilıcak'a aitti. Sonra "bitişikteki yalı" satılığa çıkınca... Kemal bey, Nazlı hanıma sordu: - Ne dersin, alalım mı? Yeni Yalı Bitişikteki yalı "Barajcı Tahsin"in yalısı. "Barajlar Kralı Tahsin Uzel'in." Tahsin bey bu yalıda otururken "oğlu, kazada ölmüş." Yalı eşi ve kızına kalmış. Seneler sonra merhum Tahsin beyin eşi Baysan hanım yalıyı satışa çıkarınca... Nazlı-Kemal Ilıcak çiftinin yalı sahibesine önerisi. - Bizim bitişikte yalımız var... Burayı da satın alıp, bir katına yerleşiriz... Ama bu yalı sizin anılarınızla dolu... Ölene kadar burada yaşabilirsiniz. "Son derece zarif... Baysan hanımı hüngür, hüngür ağlatacak bir jest."
Ters Rüzgar Ilıcaklar, bu yalıda uzun süre oturdular. Rüzgarın tersten estiği günlerden birinde, Kemal bey, Nazlı hanıma dedi ki: - Bitişikteki eski yalıyı... İlk oturduğumuz Selahattin Adil Paşa Yalısı'nı satmak istiyorum... Ne dersin? Nazlı hanım "gözü kapalı imzayı basmıştı." Bodrum'da, Salih Adası'ndaki "köşk" satılırken de Nazlı hanım hiç "itiraz etmemişti."
Felsefe Kemal Ilıcak'ın bir "felsefesi" vardı: - Ben Amasya'nın Kırkseki köyünden Ali Çavuş'un oğluyum... Mal da yalan, mülk de yalan... Gel biraz da sen oyalan... Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi. Nazlı hanıma gelince... "Diğerlerinin satışını" hiç sorun etmedi. Ama "oturdukları yalıyı" seviyordu.
İlk "Ah" Ve günün birinde Kemal Ilıcak öldü. Herkes "yalının uğursuzluğu" dedi. Ve bir gün, Uzanlar, alacaklarından ötürü yalıya haciz memuru yolladılar. Yalıdaki "koltuğu, iskemleyi" aldırdılar. Nazlı hanım işte o gün "ah" etti. Dün "evet" dedi: - Gerçekten o gün Uzanlar'a ah etmiştim... Ahım tuttu. Kemal Ilıcak'ın "Ayhan Şahenk'e borcu vardı." ti. Borca "teminat olarak" yalı gösterilmiş
*** Ama Ayhan bey "Ilıcaklar'ı hiç sıkıştırmadı." Nazlı Ilıcak: - Ayhan bey zarifti, hep efendice davrandı. Tek bir gün bile, "yalıdan çıkın" demedi... Bir beyefendiydi.
Doğuş Civata Ilıcak'ın, Şahenk'e borcu "Şahenk'e ait Doğuş Civata üzerineydi." Doğuş Civata'yı Erol Aksoy satın aldı. Sonra Nazlı Ilıcak için "zor günler" başladı. "Çok uzun bir hikaye." Ama Erol Aksoy, Nazlı hanımı yalıdan "attırdı."
"Nasıl Atıldım" Nazlı hanım: - Erol Aksoy'un adamları, avukatları yalıya girdiler... Eşyalarımı paketlemeye başladılar... Telefonlarımı kestiler... Bu sırada kapıya, arkadaşım Verda gelmişti... İçeri almadılar... Kapıya gittim, Verda ile konuşmaya... Arkamdan biri itekledi... Kapının dışına düştüm... Arkamdan kapıyı örttüler... Yalıdan işte böyle atıldım.
İkinci "Ah" Nazlı hanım, yalıdan atılınca Erol Aksoy'a "ah" etmiş. Ve kendisine "bana bu yaptıklarınız bir gün vebal olarak size döner" demiş.
Uğursuzluklar Erol Aksoy daha sonra "milletvekili seçilen Nazlı hanımı" aramış. Ziyaretine gelmiş. Nazlı hanım demiş ki: - Size hiçbir özel husumetim yok... Ben sizi Allah'a havale ettim. Erol Aksoy'un tepkisi: - Nazlı hanım bu yalı bize de çok uğursuzluk getirdi... Oğlum, bisikletle denize uçtu... Karım, attan düştü.
Ve Son "Ah" Dün Ilıcak'a sorduk: - Yalı gerçekten uğursuz mu? - Yok... Ama bazı olaylar da oldu işte, biliyorsun. - Nazlı hanım, sizin ahınızdan korkulur... Başka ah ettiğiniz kimse var mı? - Evet.. Bir kişi daha var. - Kim? - Söyleyeyim ama yazma... Sende kalsın.
|