| |
Sahibini arayan vizyon
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer YÖK yasasını onaylamayıp "bir kez daha görüşülsün" diye TBMM'ye iade edince neler olacak?.. İki olasılık var. Bir: Meclis'teki AKP çoğunluğu "işi inada dökecek." Sezer'in iade ettiği metin "virgülüne dokunulmadan" Meclis'ten geçecek. Cumhurbaşkanı bu kez "imzalamaya mecbur kalacak." Ve devreye "Anayasa Mahkemesi" sokulacak. "Bu senaryo" uygulanırsa, toplumdaki gerginlik daha da tırmanacak. İki: Cumhurbaşkanı'nın "geri gönderdiği yasa" rafa kaldırılacak. AKP "işi uzatmayacak... Zıtlaşmayacak." Ve "YÖK yasası değişikliği" gündemden düşecek. Bu senaryo devreye girerse "gerginlik ortadan kalkacak."
*** Bizce "bu iki senaryo da" çöpe atılmalı. TBMM, üniversiteler konusunu "yeniden ele almalı." Ama "inatlaşarak değil, uzlaşarak." Ve "ideolojileri" değil, "bilimselliği" ön plana alarak.
*** Türkiye istese de, istemese de "son kullanma tarihi çoktan geçmiş olan bu YÖK yasasını" değiştirecek. Altına imza koyduğumuz "Avrupa Yüksek Öğretim Alanı süreci... Bologna süreci" bu yasayı değiştirmemizi gerektiriyor. Öyleyse "bir an önce" değiştirelim. "Kendiliğimizden" değiştirelim. Avrupa Birliği "dayatmadan" değiştirelim. Ve AB istiyor diye değil, "Türkiye'nin buna ihtiyacı olduğu için... Üniversitelerimizi birer global bilgi üssü haline getirmek için" değiştirelim.
*** İngiltere gibi "tuzu kuru" bir ülke bile bugün "üniversiteleri... Üniversitelere ayrılan kaynağı artırmayı" konuşuyor. Almanya milli gelirin yüzde ikisini "yüksek öğretime ayırdı." Şimdi bunu "az buluyor... Yüzde üçe çıkarmaya çalışıyor." Amerika'nın dünyaca ünlü Berkley üniversitesi "ekonomik yönden daha da güçlenmek için" bağış topluyor. Bir "devlet üniversitesi" olan Berkley'e bağış toplamakla yükümlü "iki yüz profesyonel eleman" var. Bizim gündemimizde ise "böyle konular" hiç yok.
*** 12 Eylül 1980'den önce üniversitelere "huzursuzluğu besleyen kaynak" diye bakılıyordu. Sonra "YÖK" kuruldu. Yeni üniversitelerin açılmasında, yüksek öğretimin ivme kazanmasında YÖK'ün tabii ki ciddi katkısı oldu. Ama "çağ değişiyor." "Yaratıcılığa, araştırmaya, uluslararası rekabete, bilgi üretimine" yönelik bir üniversite sisteme geçirmesi gerekiyor. Sistemimizin "dünya ile entegrasyonu" gerekiyor. Diplomalarımızın "bütün dünyada geçerli hale gelmesi" gerekiyor. Bu "gereklerin" karşısında daha ne kadar direnebiliriz?
*** YÖK yasası değişmeli. Üniversiteler "kadro yönünden, kaynak yönünden" güçlenmeli. "Daha özerk, daha özgür" hale gelmeli. Bunun için bir "ulusal seferberlik" ilan edilmeli. Ve konu "sen bana gol attın, hayır ben sana gol attım" düzeyine indirilip, "ideolojik çekişmelere" kurban edilmemeli.
*** Tabii bu bir "vizyon" sorunu. Bir dönem Türkiye'nin vizyonu "GAP'tı." Doğru bir vizyondu. "Modernleşme, çağdaşlaşma" vizyonuydu. Bugün ise Türkiye'nin yeni GAP'ı "üniversite reformu." Ama bu vizyonun "sahibi" yok. "Savunanı" yok.
|