Hürriyet türü örnek yasak
Hürriyet'in dünkü 'AKP'li başkanın örnek yasağı' manşeti, aynı günkü imam hatip konulu yazımdaki ana şikayet damarı olan 'tartışma düzeyimiz' hakkında önemli bir kanıt niteliği taşıyor. Meseleyi yine aynı haberin alt başlığından keşfedelim: -Erzincan'ın Üzümlü ilçesinde AKP'li Belediye Başkanı "Kaytarıyorlar" diye işçilere mesai saatinde namaz kılmayı yasakladı. Yasak buyurmuş haa! Allah Allah! Daha tam metni okumadan haberin sorunlu olduğunu fark edip 'sonra bakarım' diye öncelikli işlerime yöneldim. Arkasından da Haber Türk öğlen saatinde bu meseleyi tartışma konusu yapacağını ve telefonla katılıp katılamayacağımı sordu. Sapla samanın böyle örnek şekilde birbirine karıştırıldığı hadiselerde konuşmamayı pek beceremediğim için yoğunluğuma rağmen kendimi katılmaya ayarladım. Tabii ilk işim haberi okumak oldu. Bu tür din istismarına yabancı değilim. İşten kaytarmak isteyen sahtekarların namazı da kötüye kullandıklarına birkaç kere tanık olmuşumdur. Üstelik bunun örneğini gazetecilikte bile yaşadım: Vaktiyle muhafazakar bir gazetenin spor sayfalarını yönetirken, dizgi servisimiz böyle 'mesai' yapardı. (O günün basın teknolojisi ile yazılar ve başlıklar ayrı bir serviste dizilirdi.) Haberlerimizi, başlıklarımızı, yorumlarımızı hazırlayıp erkenden bu servise gönderirdik ama işler çok yavaş yürürdü. Arkadaşları oraya yollar, 'Bakın ne oldu, başlıklar niye çıkmadı, yazılar niye gecikti?' diye sık sık sordururdum. Bir seferinde yardımcılarımdan biri, belki dördüncü-beşinci sorup gelişinde burnundan soluyordu: -Hayır abi henüz bir şey çıkmadı. Öfkelenmiş, bağırmıştım: -Yahu ne yapıyor bunlar, niye dizmiyorlar? -Sakin ol abi biliyorsun, arkadaşlar yemek mesaisi yapıyorlar, çay mesaisi yapıyorlar, namaz mesaisi yapıyorlar, arada da dizgi molası veriyorlar.. Onun için, Müslümanlığını 'mesai yerine koyan tembel, miskin ve süfli adamların ne mal olduklarını bilirim. Ancak bu, genel anlamıyla özgürlük, din özgürlüğü, yasakçılık, hukuk devleti, yasama hakkı, belediyecilik, işçi yönetme sanatı ve daha pek çok ilke, değer yahut kavramı 'işkembe-i kübra'ya tıkan bir mantıkla Hürriyet çapında gazeteye manşet yapmazlığımızı makul hale getirmez! -AKP'li başkanın örnek yasağı! Ne söylüyorsunuz kardeşim, boşlukta bir sürü soru var: Bir kere pek çok yetkili hukukçumuzun laiklik anlayışına göre 'mesai saatinde namaz kılmanın serbest olup olmadığı' bile tartışmalı iken belediye başkanı hangi yasal dayanak ile neye yasak koyabiliyor? Başkan yasağı yazılı olarak mı koymuş, yoksa şifahi olarak mı? Şifahi olarak konmuş bir yasak ise, ne kesinlikte ve hangi ifadelerle ve nasıl tebliğ edilmiştir, ne kadar geçerlidir? Belediye başkanı yasalardan gelen bir yetkiyi mi kullanmış, yönetmeliklerden gelen bir yetkiyi mi? Uzatmaya gerek yok. Bu soruların hiçbirini dert edinmeyen bir metne ancak Türkiye tipi gazetecilikte 'haber' denilebilir. O metinden böyle bir başlık ve alt başlık çıkmaz. Oradan en çok 'mesai saatinde cemaatle namaz yasağı' çıkabilir. Açıkçası bu malzemeden 'manşet' olmaz. Bir tek, Hürriyet'in yaptığı gibi haberin içeriğini aşarak ve taşarak 'namazla ilgili bir yasak şamatası' üretirseniz kendinizi 'manşet' bulmuş sanabilirsiniz. Yalnızca bu yolla! Nitekim biz de (Prof. Bayraktar Bayraklı de katılmıştı) yarım saat konuşup sapla samanı birbirinden ayıklamaya çalıştık. Asıl manşet, Hürriyet gibi iddialı bir gazetenin böyle bir manşet atabilmesi olsa gerek! -Belediye Başkanı, "Kaytarıyorlar" diye işçilere mesai saatinde namaz kılmayı yasakladı. Bu cümlenin içerdiği hukuki saçmalığın, Hürriyet'in birinci sayfasında manşetten sahnelenmesi Türkiye adına çok acıklı bir tablo değil midir? Haberin ayrıntılarında ayrıca komedi de var.Mesela "Namaza karşı değilim ama" şeklindeki bir 'haber ara başlığı' ne kadar da anlamlı!?! Erdoğan'ın partisinden bir belediye başkanı meğerse namaza karşı değilmiş!!! İyi ki bu ayrıntı eklenmiş, yoksa adama kafir diyecektik! Sen bize merhamet et Allah'ım; ülkemiz çok hafifleşti..
|