İmam hatipler, kızlar ve Atatürk
Son tartışmayı bilim ve düşünce açısından hangi düzeyde yürüttüğümüzü ölçebilmek için bazı aykırı okumalar işe yarayabilir.. Sözgelimi, dünyeviliği kutsallaştıran 'Aydınlanma' çağından, bu çağın kendine özgü 'Hac Mevsimi' olan Fransız Devrimi'nin öncesinden ve benzerlikler veya zıtlıklar üzerinde kuşbakışı dolaşmak, bulunduğumuz yeri belirlememizi kolaylaştırabilir. Tabii ki 'geçmişten günümüze çağları atlayarak ve katlayarak okuma' işini, herkes kendi meşrebine göre yapar. Ben de hem meşrebime, hem de özellikle bu okulların en önemli boyutuna ilişkin yargıma göre 'okuma' yapacağım.. Yargım biraz gaddar: Muhafazakâr kadını hayatın içine sokmada hiçbir kurumun ve hiçbir durumun imam hatip liseleri ile kıyaslanabilecek bir katkısı yoktur! Bu okullar olmasaydı ülkede muhafazakar ailelerin büyük çoğunluğu kız çocuklarını ilkokuldan öteye yollamazdı. İmam hatipleri ayrıca yüceltebilir veya eleştirebilirsiniz: -İlahiyat alanında gerçekleşen pek çok akademik çalışmanın ve yetişen pek çok kariyer sahibinin beşiği bu okullardır.. -Ülkemizde Siyasal İslam çalkantısının kaynağı imam hatip liseleridir.. Ancak bu iddiaların hangisi haklı olursa olsun, yargım geçerliliğini yitirmez: Muhafazakâr ailelerde kız çocuklarını okutmaktan başka çare bulunmadığına ilişkin bilinci geliştiren olgu, imam hatip vakasıdır. Bu Cumhuriyet Türkiye'si için en önemli sosyal dönüşüm örneklerinden biridir. Elbette bu, Avrupa'da kadının durumunun iyileşme süreciyle kıyaslanamayacak kadar kolay bir dönüşümdür. Bizde kadın haklarının, pek bir bedel ödenmeden hatta neredeyse bedava kazanıldığı malumdur. Ancak bu 'beleş nimet'in kadrini, sadece muhafazakar kesimin değil, herkesin bilmesi şarttır. Onun için de Avrupa'daki macerayı unutmamalıyız. Orada kadının çalışma hayatında yer alması bile dehşetli bir fırtınadır.. Önceleri erkeğin yarı fiyatına çalışacak yeni bir köle türü olarak kadını her anlamda kullanmak isteyenler işi tabii ki 'kutsal kadın özgürlüğü' edebiyatı ile desteklemişlerdi, ayrı hikaye.. Avrupa'da kadının orta öğrenim görmesi de yine bir başka fırtınaydı, yüksek öğrenim görmesi de.. Hele erkeklerle birlikte üniversitede okuması, aman Allah! O 'Aydınlanma' koşusundaki Avrupa'nın kilise merkezli muhafazakar taifesine göre, kızlara yüksek öğrenim hakkı vermek neredeyse 'üniversiteleri genelev yapmak' demekti. Şaka değil; aynen bu deyimler kullanılır, kızlarla erkeklerin bilim laboratuarlarında ancak fuhuş için buluşabileceği dile getirilirdi. Bizde de yaklaşık onlarca yıl sonra kızlarla erkeklerin birlikte üniversite okumaya başlaması, muhafazakar çevrelerde aşağı yukarı aynı 'hissiyat' ile karşılanmıştı. Oradakini de, buradakini de yadırgayamayız! Avrupa'da çoğunlukla sanıldığının aksine kadına ilkel bakış 'Orta Çağ'la sınırlı değil. Hoş bugün bile arabanın tekerleğinden çikolataya kadar binbir emtiayı kadın baldırı ve göğüsleri eşliğinde pazarlamıyor muyuz? Kendisine derinlemesine saygısı olan kaç kadın var ki, başkaları ona yönelik ilkel bakışını ıslah eylesin! Avrupalı daha 17. yüzyılda bile kadının bir 'canlı türü' olarak ne sayılması gerektiğine karar verebilmiş değildi. -Acaba kadının ruhu var mıdır? Eğer kadın ruhu var ise bu ruh insani midir, yoksa hayvani midir? Şayet onun ruhu insani bir ruh ise, bu erkek ruhunun türünden bir ruh mudur, yoksa daha aşağı bir ruh mudur?. Buradan gelindiği için 'Aydınlanma'nın 'dünyevi' mumları yanarken bile kızlarla erkeklerin beraber okuması Avrupa basınında sadece fuhuş merkezli bir tartışmaya konu oluyordu. Bizdeki de kız doğurduğu için utanan ve pişmanlık duyan annelerin iklimidir. Kız babası olmak, adı konmadan 'ayıp' sayılır. Ortalama muhafazakar isen, kızını en çok ilkokula kadar gönderip ondan sonra hayırlısı ile erkenden baş göz edene kadar kilit altına alman gerekir. Bu şartlarda, imam hatip okullarının, muhafazakar ailelerin kız çocuklarını imam ve hatip olamayacakları halde önce 'lise müfredatı'na kadar taşıması, su katılmamış bir Atatürk devrimdir. Meseleyi namusluca tartışabilmek için de buradaki devrimci hikmeti sorgulayabilecek kadar özgür olmak şarttır. Elbette bugün imam hatip liselerinin ilk günkü veya dünkü yerinde durduklarını söylemiyorum. Bu okulların kökten lağvedilmesini bile tartışabilirim; ama önyargısını veya vehmini bana Atatürkçülük diye satanlarla değil! Alın, buyurun; ben de, kız öğrenciler ile imam hatip liseleri birlikteliğine Atatürkçülük diyorum, çürütün de görelim!
|