| |
|
|
"Tüketici" olmanın değerini bilelim!
Yeni Bir Dünya Önce "Üreticinin Pazarı"ydı piyasa... Üretici ne verirse, tüketici de onu kapışırdı. Amerika'da Henry Ford, bu pazarın ilk imparatoruydu. "T" Modeli Ford'u, bu şekilde, aynı modelde, aynı renkte (siyah), 20 milyon adede yakın satıldı. Bizim "Anadol" ve "Murat" da böyle değil miydi? Derken, "Tüketicinin Pazarı" geldi. Chevrolet, aracın camına silecek, içine radyo koydu. Arabalar, değişik renklerde boyanmaya başladı. Artık, tüketiciyi çekmek için rekabet başlamıştı. Bunu, tıraş olurken kullandığımız jiletlerde bile görmüyor muyuz? Tek bıçak tıraş olmaya yeterken, neden bazı markalar üç bıçaklısını yapıyorlar? Her marka otomobilin, neden bin bir farklı modeli var? Ve derken, "Hayallerin Pazarı" geldi. Artık üreticiler, tüketicinin hayal bile etmediği ürünleri sunarak, piyasadaki rekabetin öncüleri olmaya çalışıyorlar. "Cep Telefonu", tüketicinin iletişim ihtiyacını gidermeye yetiyordu. Ama şimdi cep telefonu fotoğrafı çekiyor, bunu iletiyor. İnternete giriyor, istenen müziği indirip, çalıyor. Baktım Siemens, ev telefonlarına da fotoğraf makinesi eklemiş. Blue-tooth, bütün elektronik iletişim aygıtlarının telsiz bağlantısını sağlıyor. "Disneyland"i hangi tüketici hayal ederdi ki? Çizgi filmlerdeki hayallerin içinde yaşamak, tüketici talebi miydi? Yeni kuşak otomobillerdeki teknolojik donanım, bundan 10-15 yıl önce, uzay araçlarında yoktu. Vasco de Gama, sekstantla okyanusta yerini saptardı. Bugün "GPS"le, kolunuzdaki saate bakarak, yerinizi saptıyorsunuz... Müthiş, yeni bir dünya bu!
|