|
|
|
|
Akdeniz Ateşi Türkler'de sık görülüyor
Değerli okurlar, başlık yaklaşan yazı hatırlatsa da "Akdeniz Ateşi", özellikle Türkler, Yahudiler, Araplar ve Ermeniler'de sık görülen kronik bir hastalıktır. İngilizce söylenişinin kısaltması olan "FMF" (ef em ef) de oldukça sık bilinen diğer bir ismi. Aynı aile içinde ya da yakın akrabalar arasında rastlanma riski daha fazladır. Klinik olarak en tipik özelliği; ateş, karın ağrısı, eklem ve akciğer zarı tutulumları ile ortaya çıkan belirtilerin, iyileştikten bir süre sonra aynı şekilde tekrarlamasıdır. Öyle ki; bazı hastalar yılda birkaç kez aynı rahatsızlıkları yaşar. Belirtiler çoğunlukla aniden ortaya çıkar ve başladığı gibi iki ila dört gün içinde kaybolur. Ateş hızla 38-40'a kadar çıkar. Hafif ataklarda tek belirti ateş olabilir. FMF'i olan hemen hemen tüm hastalar, karın ağrısını yakından tanır. Karın ağrısı sıklıkla çok şiddetlidir ve akut apandisit ya da safra kesesi iltihabı yanılgısına düşülebilir. Akciğer ya da kalp zarı tutulumu ve buralarda sıvı birikmesi görülebilir. Eklemler şişer, kızarır ve ağrılıdır. Fakat ataklar geçtikten sonra iyileşen eklemlerde kalıcı hasar gelişmez. Bacakların dizden aşağısında yaygın kırmızı döküntülere sık rastlanır. Erkeklerde testisler, kadınlarda yumurtalıklar şişebilir. Hayalar kızarık ve şiş; jinekolojik muayene ağrılı olabilir.
GEBE KALMAYI ENGELLEYEBİLİR FMF hastalığı olan kadınların üçte biri bebek sahibi olamazken, gelişen gebeliklerin de üçte biri düşükle sonlanır. Hastalığın istenmeyen en önemli komplikasyonu; "amiloidoz" dur. Amiloid, suda çözülmeyen proteinler olup, FMF sırasında yapımları artar. Kanı bu proteinlerden temizlemeye çalışan böbrekler ne yazık ki bunu başaramaz ve burada birikebilen amiloid, böbreğin çalışmasını bozar. Geç döneme kadar genellikle belirtisiz seyreden amiloidoz, hastaların yüzde 35'inde yüksek tansiyona sebep olur. İdrarlarında, böbrek fonksiyon bozukluğunun bir işareti olan protein miktarı artmış hastalarda, böbrek yetmezliği gelişebilir. Ne mutludur ki; uygulamadaki ilaç tedavileri ile böbrek hastalığı riski azalmıştır.
GENLERDEN KAYNAKLANIYOR FMF 16. kromozomda bulunan MEFV genindeki bozukluk sonucu ortaya çıkan çekinik bir genetik hastalıktır. Bu gen, "pirin" denilen ve kontrolsüz ateş reaksiyonlarına sebep olabilen bir proteinin yapımı ile görevlidir. MEFV geni üzerindeki bozukluklar, genellikle birden çok noktadadır ve bazı yerlerdeki bozukluklar diğer bozukluklara göre daha fazla amiloidoz gelişmesine sebep olur. Gelişen genetik teknoloji ile MEFV genindeki bozuklukları hızlı olarak tespit edip, tanının konulmasına yardımcı olan testler kullanılmaya başlanmıştır. FMF'in sihirli ilacı 'kolşisin'dir. Kolşisin hem atakların tedavi edilmesinde hem de yeni atakların gelmesini engellemekte çok etkilidir. Erken dönemde kolşisin kullanmaya başlayanlarda, yaşam kalitesi ve beklentisi hasta olmayanlarla aynıdır. Bu ilaca reaksiyon gelişebileceğinden, tedaviye küçük dozlarda başlanması uygundur. Kolşisinin fayda etmediği hastalarda, başka ilaçlar denenebilir. Kadınlarda kolşisin kullanımı gebelik şansını artırırken, düşük riskini de azaltabilir. Gebelik sırasında veya emzirme döneminde ilacın bebeğe zarar vereceğine dair bulgu yoktur. Sağlıkla kalın...
|
|
|
|
|
|
|
|
|