|
|
|
|
|
|
Andropoz erkekliği bitirir mi?
50'li yaşlarda erkeklerin yaşadıkları bazı fiziksel ve ruhsal sorunlara yol açan andropozun en çok konuşulan etkisi cinsel güçteki azalma
Andropoz genelde erkeklerin pek adını ağızlarına almadıkları bir konu. Bunun başlıca sebebi, andropozun erkeklerin korkulu rüyası olan cinsel güçte azalmaya yol açması. Erkekler genel olarak fiziksel ve psikolojik sorunları ile ilgili özel şeyler konuşmaktan hoşlanmazlar, çünkü çoğu zaman bir sorun yaşamalarının zayıflık işareti olduğunu düşünürler. Andropozun özellikle konuşulmamasının nedeni, erkeklerin cinsel gücünde gerçekleşen azalma olmasına rağmen, andropoz sanıldığı gibi korkulacak bir durum değil, aslında hayatı yeniden keşfetmek için büyük bir fırsat.
Andropozu, basit olarak 50 yaşından itibaren erkeklik hormonundaki azalmaya bağlı olarak erkeklerin yaşadıkları fiziksel ve psikolojik bazı sorunlar olarak tanımlayabiliriz. Genel olarak andropozun bilinen ve en çok konuşulan etkisi cinsel güçteki azalmadır. Andropozun olumsuz etkisi sadece cinsel güçteki azalma değildir, andropoz ayrıca fiziksel güçte kayıp, olumsuz duygu durumu ve yaşam enerjisininde azalma gibi sorunlarada yol açar. Yaşlılığın ortaya çıkarttığı bir takım sorunların yanı sıra andropoz daha çok ruhsal açıdan kişinin kendisini güçsüz hissetmesi, depresif bir ruh hali içine girmesinde de etkili olur ki; bu durum kişinin yaşlandıkça hayattan kopmasıyla yakından ilgilidir. Hayatının merkezinde cinsel yaşamı olan, kendisini penisinin varlığı ile bütünleştirmiş bir erkeğin yaşlanınca cinsel güç kaybına uğradığını düşünmesi elbette çok normaldir. Andropoz hayata cinsellik penceresinden bakan bir insan için tam bir felakettir aslında. Cinsellik yaşamın başından sonuna kadar insanın hayatını etkileyen, insanın yaşamını renklendiren bir olgudur. İnsan, yaşamı boyunca farklı yaş dönemlerinde cinselliği farklı farklı yaşar, bu son derece normal bir durumdur. Tüm yaşamı boyunca cinselliği mekanik bir davranış olarak algılayan bir erkeğin gençlik yıllarında yaşadığı cinselliği yaşlanınca aynı şekilde yaşamak istemesi andropozun yarattığı fiziksel sorunların büyümesine ve problemlerin artmasına yol açar. Eski günlere özlem duyarak, insanın yaşlandığında yeni vücut yapısına uygun bir şekilde cinsellik yaşamak yerine, cinselliği hayatından çıkarıp atması yanlış bir davranıştır. Seksiz bir yaşam düşünmek, hele hele insanın hayatın insani yönlerine en çok ihtiyaç duyduğu yaşlılık dönemlerinde cinselliği hayatından atmak istemesi yaşama küsmekten başka bir şey değildir. Massachusetts Andropoz Araştırmaları olarak bilinen çalışmalar, 60 yaş ve üzerindeki pek çok erkeğin cinsel arzuları olduğunu ve cinsel açıdan aktif olduklarını ortaya çıkartmıştır. Sonuçlar insanların yaşlandıkça, cinsel arzuların ve düşüncelerin sıklığı ile cinsel içerikli rüyaların miktarının azaldığını gösterirken cinsel tatmin de herhangi bir değişiklik olmadığını ortaya çıkartmıştır. Genelde erkekler yaşlandıkça tam ereksiyona ulaşmak için daha çok zamana ve penislerinin doğrudan uyarılmasına ihtiyaç duyarlar, ayrıca orgazm genç erkeklere göre yaşlı erkeklerde daha zayıftır ve kısadır. Bu gibi fiziksel bazı düşüşler nedeniyle, cinsel tatminin yaşlılıkla birlikte azaldığı düşünülsede, yaşlı insanlar daha az cinsel ilişkiye girdikleri için bu bir algı yanılgısıdır, tam tersine cinsel tatminin kalitesi yaşla birlikte bir miktar artar; çünkü yaş cinsellik konusunda tecrübe kazanılmasını sağlar. Önemli olan yaşın getirdiği değişiklikleri kabullenmek ve hayatı gerektiği gibi yaşamaktır. Andropoz elbette erkeklerin cinsel gücünü olumsuz yönde etkiler, ancak bu olumsuzluğun artmasına yol açan en önemli sebep insanların cinselliğe olan bakış açılarıdır. Andropoz, erkekleri cinselliği olmayan bir varlık haline getirmez, hele hele andropoz nedeniyle sekssiz yaşamaktan bahsetmek son derece yanlıştır. Erkeklik cinsellikle başlamadığı gibi cinsellikle de bitmez. Cinsellik yaşamın her döneminde olması gerektiği kadar insanın hayatında olmalıdır. Gençlik yıllarını erkek olmak için, erkekliğini ispatlamak için heba eden insanlar yaşlandıklarında hayatlarını doyasıya yaşamak adına partnerleriyle gönüllerince sevişmeyeceklerse, ne zaman hayatın tadına varabilirler ki? Herkes kendince cinselliğini sonuna kadar yaşamalıdır, ister 60 yaşında olsun, isterse 90.
Ozanser Uğurlu
|
|
|
|
|
|
|
|
|