|
|
Altaylı ve Toroğlu'na zorunlu cevap
Cevap vermek istemezdim ama vermek zorundayım. Sevgili Fatih Altaylı, Hürriyet'teki köşesinde "Spor basınının % 90'ı yalan yazıyor" diyor. Bu konuda haklı. Haksızlığı şu. Sevgili Altaylı bakın ne yazıyor: "Sabah'ın spor sayfasında bir haber. Konyasporlu Zafer Biryol diyor ki, "Tevfik hoca ölmeden önce bana penaltı çalıştırmaya başladı ve bundan sonra penaltıları Zafer atacaktır' dedi." "Hoca" dediği trafik kazasında kaybettiğimiz gencecik insan Tevfik Lav. Burada kim palavra sıkmış merak ediyorum. Zafer mi, yoksa Sabah Spor mu? 40 yaşında Tevfik Lav, durduk yerde niye vasiyet etsin? Sevgili Altaylı, kibarlık edip, ismimi yazmıyorsun. Ama ben kibarlık yapıp, senin ismini yazıyorum. Dinle bak. O bir haber değil, o bir röportaj. Yani sen haber nedir, röportaj nedir, birbirinden ayıramıyorsun. Eğer "Ayırıyorum" diyorsan, o zaman senin amacın Sabah Spor Servisi'ni karalamak. Altaylı bak beni dinle. Ben, haber almadım, Zafer Biryol'la oturdum röportaj yaptım. "Niye penaltıları sen atmıyorsun", diye sordum. O da senin deyiminle durduk yerde şunları söyledi: "Rize maçından üç gün önce durduk yerde 'Bu sana vasiyetim, bundan sonra penaltıları sen atacaksın' dedi, üç gün sonra da öldü, inanılacak gibi değil." Sevgili Altaylı, suçlamanı düzeltirsin diye bir kez daha yazıyorum. Bu bir röportajdı, yazdığın gibi haber değildi. İkinci zorunlu cevap, bay Erman Toroğlu'na. MTV'de diyor ki, ben Kazım Kanat'ı gazeteci olarak da, insan olarak da sevmem. Ben de bay Toroğlu'na diyorum ki: 1-Hakemlikten atıldığın zaman, ilk başvurduğun kişi gazeteciliğini hiç sevmediğin Kazım Kanat değil miydi? "Hilmi Ok'a söyle, beni tekrar Birinci Lig hakemi yapsın" diyen sen değil miydin? 2-İnsan olarak sevmediğin Kazım Kanat'ın Bodrum'daki masasında defalarca misafir olup, niye balık yiyip rakı içersin (Öyle değil mi Uğur Yıldırım)!
|