| |
Devlet malı Denizli!
Lütfen sabırla okuyun aşağıdaki dehşet verici mektubu. "Sayın Sarıer. Sizi yıllardır okurum lafı çok kalıp ama doğru, söylemeden edemedim. Ben Denizli Devlet Hastanesi'nde bir sağlık çalışanıyım. Kimliğimin açıklanmasından çekiniyorum. Hastanemizde gerçekleşen bir trilyonluk devlet malı deniz olayını anlatacağım. Bu yazının bir örneğini Denizli Valiliği'ne ve Bakanlık ilgili mercilerine ve bazı saygıdeğer basın mensuplarına yolluyoruz. DDH'nde 600 milyarlık ihale bedeli ile Eximer Lazer (gözlük atma lazeri) alınmaktadır. Hasta tedavisinde değil, yalnızca gözlük atmakta kullanılan bu cihaz 9 Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Ankara Numune Hastanesi, Haydarpaşa Numune Hastanesi, SSK Ankara Göz Bankası, Ankara Üniversitesi Göz Bankası gibi büyük eğitim hastanelerinde bile bulunmamaktadır. Çünkü buralar kimsenin özel çöplüğü değildir ve yankesicilik ana caddede yapılmaz. DDH'nde, gerçek göz hastaları cihaz malzeme yok gerekçesiyle İzmir-Ankara sevkleriyle baştan savılıyormuş ne gam!.. Bundan sonraki hamle, derhal cildiye servisine bir Epilasyon lazeri alıp işletmeye geçmek olmalıdır. Bir sonraki ise Solaryum açmak olmalıdır. Ne yani halkımız bunlara layık de- ğil midir? Nasıl olsa yatırım sermayesi de hazinedendir. Tamamen estetik-konfora yönelik bir girişim olan Eximer Lazer, İsviçre, İsveç ve Norveç'te bile devletin yüklenmediği bir keyfiyettir. Burada ise bu yolla, yatırım devlete yaptırılacak, risk alınmayacak, tedaviye uygun bulunan hastalar muayenehanelerde belirlenecek, gözlük numaraları olduğundan büyük gösterilecek ve devletin kesesinden suyun başına oturulacaktır. Bunun da adı sağlık hizmetinde özelleşme ve verimlilik olacaktır. Benim denizlili vatandaşım Eximer Lazere layık değil mi? İhaleyi alan firmanın piyangodan çıkan bu ummadığı satışı nasıl ödüllendirdiği konusu da ayrıdır. Gözlük atma lazerine 600 milyar verilirken binlerce Diyabet hastası, 40 milyarlık Argon lazer cihazı yok denerek (gerçek tedavi amacıyla kullanılan ve körlüğü önleyen bir cihazdır) İzmir'e sevk edilir. Her diyabet hastasının sevki için ortalama 5-10 kez sevk gerekir ve bu hastaların bir çoğu sıralar ve geç tedavi nedeniyle kör olmaktadır. 600 milyarlık lüks tedavi cihazını isteyen doktorlar, önce niye bunu istememiş demeyin. Bu cihazın alınmasını istemek için ya gerçek bir doktor olmak lazım ya da aklını peynir ekmekle yemek lazımdır. Çünkü bu hastaların tedavisi uzun ve zahmetlidir. Polikliniğe 10 milyarlık bir bilgisayarlı göz muayenesi cihazı almaya ne gerek var canım? Evet, doğru, gözlük muayeneleri çok daha hızlı ve doğru olur, özellikle çocuklara güvenilir gözlük yazılabilir ama o zaman, burada vakit yok muayenehaneye gel sistemi nasıl çalışacak? Burada, katarakt ameliyatında göz içine konulan merceklerin numarasını saptayan 5 milyarlık biyometre cihazı yoktur. Mercekler kafadan atma konmakta ya da dışardan ölçüm yaptırın denmektedir. DDH'nde, 50 milyon liralık tur motoru yok bahanesiyle binlerce gözyaşı damarı tıkanıklığı hastası gözleri apseye dönmüş durumda yaşamını sürdürüyor. İzmir veya Ankara'ya sevkedilip, yoğunluk nedeniyle 1 yıl sonraya ameliyat sırası alıyorlar. Yazıktır, günahtır. Sözümüz, cansiperane çalışan sessiz çoğunluk doktorlarımıza de- ğil, bakanlıktan birilerini ayarlayıp gün ışığında yolunu uydurup, yolsuzluk yapmaya cüret edenlere... Bilgilerinize, saygılarımızla..." Okurumuzun yazdıkları işte bunlar... Umarım ilgili kurumlar, bu mektuba dayanarak bir araştırma yapacaklar ve bizi haberdar edeceklerdir.
|