| |
|
|
Aile İşletmeleri ve tarihi bir ders
Türkiye'de ilk kez çok önemli bir kongre düzenlendi. İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ), geçtiğimiz hafta sonunda İstanbul'da, bir Aile İşletmeleri Kongresi gerçekleştirdi. 874 sayfalık "Kongre notları"ndan, ilginizi çekeceğini umduğum bir kesiti aktarmak istiyorum: "Kalkınmış ve kalkınmakta olan ülkelerin istatistiklerine bakıldığında aile şirketlerinin hakim bir yapı arz ettikleri görülmektedir. Örneğin ABD'de tüm işletmelerin yüzde 80'inden fazlası aile işletmesidir. Kanada'da bu oran yüzde 70, İspanya için yüzde 80, İtalya için yüzde 95, İsviçre için yüzde 85, Türkiye için ise yüzde 95'tir. Türkiye'deki aile işletmelerinin büyük bölümü küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ)lerdir. Fortune Dergisine göre Amerika'daki 500 büyük şirketin yüzde 35'i ailelerce yönetilen şirketlerdir. Bu ülkede özel sektörde çalışan işgücünün yüzde 35'i aile şirketlerince istihdam edilmektedir. GSMH'nın yüzde 43'ü aile şirketlerince sağlanmaktadır. Bu şirketler, Amerika'da 40 milyondan fazla insanı istihdam etmekte ve ücretlerin yüzde 65'ini ödemektedir. Ama ne yazık ki, ABD'de ilk kuşak işletmelerin ancak yüzde 30'u ikinci ku- şakta yaşamını sürdürmektedir. Bunların ise ancak yüzde 13'ü üçüncü kuşağa aktarılabilmektedir. Kanada'da bu oranlar biraz daha iyi. Burada, şirketlerin yüzde 33'ü ikinci ku- şağa, yüzde 50'si ise üçüncü kuşağa devredilebiliyor. İstatistikler ancak üçüncü kuşağa kadar verilebiliyor. Dördüncü kuşakta yapılan araştırmalar, aileden gelenler işletmenin geleceğinden çok, kendi kariyer ve çıkarlarını düşünmeye başlıyorlar. Bu duumda, parçalanma tehlikesi baş gösteriyor. Çıkartılacak ders şu: İşletmelerin, ikinci ve üçüncü kuşakta girişimci bir kurum niteliğinden sıyrılarak kurumsallaşması, yönetimi ya profesyonellere devretmesi, yönetici aile üyelerinin kendilerinin profesyonelleşmesi gereğidir." Yüzde 95'i aile şirketinden oluşan ülkemizde, böylesi can alıcı bir konuyu gündeme getirerek 1. Aile İşletmeleri Kongresi'ni gerçekleştiren İKÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tamer Koçel ile Üniversite Rektörü Prof. Dr. Önder Öztunalı'ya, yürekten bir teşekkür borcumuz doğdu. "Medyatik etkinlikler" yerine böyle ciddi konuyu gündeme getirdikleri cihetle...
|