| |
Aslında ne oldu?
Ekonomik krizde 21 bankaya el konuldu. Bunların arasında, Halit Cıngıllıoğlu'na ait Demirbank da vardı. BBDK, Demirbank'a el koyduktan sonra, bu bankayı HSBC'ye sattı. Demirbank, "ortadan kalkmış" oldu. Şimdi, Danıştay Genel Kurulu, bu bankanın ve Kentbank'ın sahiplerine iade edilmesi gerektiğine karar verdi. Teknik ifadeyle, bu bankalara el konulmasında "hukuksuzluk bulunduğu" yönündeki Danıştay kararına yapılan itirazı reddetti. Biraz daha açalım: Danıştay daha önce "el koymada" hukuksuzluk bulunduğuna karar vermişti. TMSF ve BDDK bu karara itiraz etti. Ama Danıştay Genel Kurulu "itirazı" yerinde bulmadı, "Hayır, hukuksuzluk vardır" demiş oldu. Danıştay, "idari işlemlerin" karar bağlandığı en yüksek hukuk mercii... "Öyle" diyorsa, öyle kabul etmek gerekir. O zaman biraz eskiye dönmekte yarar var. Ki bu Danıştay kararı, bizim yıllardır iddia ede geldiğimiz "idari işlemlerdeki keyfi uygulama" endişelerini yeniden gündeme getirmiştir. Zamanın BDDK yönetimi, Demirbank'a, "ağır zafiyete" düşürüldüğü ve bankacılık işlemlerini yürütemez hale getirildiği gerekçesiyle el koymuştu. Halk arasındaki ifadele, "Hortum maddesi"nden el koymamıştı. Peki ne olmuştu? Banka yönetimi, 2 milyar dolar yakın mevduatını, belirli bir faiz oranından hazine kağıtlarına yatırmıştı. Bir gelir beklemekte idi. Ama kriz sebebiyle, bir anda reel faizler arşı alaya çıktı. Beklenen gelir oluşmadı, tam tersi yatırılan para "batmış" oldu. Bu işleme, bir "yatırım" veya devlete bir "kredi verme" işlemi olarak bakabilirsiniz. Veya gözükara bir "kumar oynanmış" da diyebilirsiniz. Şimdi kendimize soralım: Herhangi bir bankanın, kasasındaki mevduatın bir kısmını, hakim hissedarların şirketlerine kredi olarak yönlendirip, "geri ödeyemez duruma" düşmesi ile... Demirbank'ın, mevduatının önemli bir kısmını, devlete kredi olarak verip, geri ödeyemez duruma düşmesi arasında, "mahiyet" olarak ne fark vardır? "Kumar"da kaybedilerek, Hazine'nin sırtına yüklenen para ile işletmelerde kaybedilerek Hazine'nin sırtına yüklenen para arasında, "hortum" açısından ne fark vardır? İkincisi "hortum" ise birincisi niye değildir? Demirbank'ın hakim hissedarları, faizler zirve yapmasaydı, milyonlarca doları kazanmayacaklar mı, ceplerine koymayacaklar mıydı? Ama yanlış hesap yaptılar, koyamadılar. Öteki birçok bankacı da, özel şirketlerine kredi kullandırdılar, yanlış hesap yaptılar, ödeyemez duruma düştüler. BDDK'yı ilgilendiren asıl konu, bir bankanın zafiyete düşmüş olması ise, idari işlem farkı nereden kaynaklanıyor? Danıştay'ın bu kararı, BDDK'nın geçmiş dönemdeki işlemleri üzerine "idari" ve "hukuki" açıdan ciddi bir gölge düşürmüştür. Geçmiş dönemdeki "idari işlemlerin" yeniden incelenmesi zarureti doğmuştur bu kararla... Şu kadarını biliyoruz çünkü: Geçmişte, "aynı şartlardaki" iki banka hakkında rapor düzenleyen aynı murakıp, taban tabana zıt raporlar yazabilmiştir. Aynı durumdaki A Bankası için "zimmet suçu var" denirken, B Bankası için, "limit aşımı var" denilmiştir. Türkiye'nin, bu murakıp raporlarının nasıl düzenlendiğini, burada hangi "irade"lerin rol oynadığını öğrenmesinin zamanı gelmiştir. Bütün murakıp raporları yanyana konularak incelenmelidir.
|