Anayasa'da diyalogsuzluk bunalımı
Anayasa'nın 10 maddesinde yapılacak değişiklik öyle görülüyor ki yine sıkıntılı bir şekilde gündeme oturacak. Bunun ilk işareti dün CHP lideri Deniz Baykal'ın partisinin Grup toplantısındaki sözleri ile geldi. Baykal, Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün kendisini arayıp Anayasa değişikliklerini mayıs ortasına kadar çıkarmak zorunda olduklarını söylediğini açıkladı ve destek istediğini belirtti. Hemen ardından da "Dokunulmazlıklar bu Anayasa ile de gelmiyorsa, bizden de destek yok" anlamına gelen sözler söyledi. Sonuç olarak Anayasa değişikliğinin bu kez de sıkıntılı geçeceğinin işaret fişeğini attı. Anayasa değişikliklerinin bir kez dışında, bu kadar sıkıntılı geçmesindeki en önemli neden ise "toplumsal mutabakat" aranmadan adımların atılması. Yani, "uzlaşı kültürünün" yerleşmemiş olması. Her ne kadar bir gün önce Meclis Başkanı ve her iki siyasi parti lideri "önce toplumsal mutabakat" dese de uzlaşı kültürünün yerleşmemesinde hem iktidarın, hem de muhalefetin karnesindeki notu kırık. Konuya iktidar partisi açısından bakıldığında, AKP Grubu'nun Anayasa değişiklikleri ile ilgili olarak bugüne kadar CHP ve diğer partilerle doğrudan temas etme olanağı aramamış olmasını görüyoruz. Hatta, kendi içinde dahi konuyu tam netleştiremediğini... AKP, "Nasıl olsa CHP dokunulmazlık olmazsa olmaz" diyor anlayışı ile hareket ederek bir uzlaşı bulmaktan uzak duruyor. Oysa, geçen yıl yapılan Anayasa değişikliğine CHP'nin desteği "Gelecek yıl dokunulmazlık konusunu gündeme getireceğiz, bize bir yıl süre verin" garantisiyle alınmıştı. Hatta, "Dokunulmazlıkla ilgili Araştırma Komisyonu Raporu çıksın hemen gündeme getireceğiz" sözü de eklenmişti. Geçen yıl yapılan Anayasa değişikliğinin üzerinden bir yıl geçmesine ve rapor da çıkmasına karşın, bir adım atılmadı. Üstelik, "AKP'nin ağabeyi" konumundaki Meclis Başkanı Bülent Arınç ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in "Dokunulmazlıkların kalkmasında bir sakınca görmüyoruz" açıklamalarına karşın. Nitekim dün AKP Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa da "Dokunulmazlık konusunda bir çekincemiz yok, kalkabilir" dedi. CHP'nin "Önce bunlar kalksın sonra diğerleri gelsin" yaklaşımı sonucu bu noktaya geldiklerini vurguladı. "CHP direnirse dokunulmazlıkları da paketin içine koyabiliriz" dedi. CHP'nin tepkisi ise dokunulmazlıkların ötesinde. Ana muhalefet Grup Başkanvekili Haluk Koç, tepkilerinin "AKP'nin kendi çalıp kendi oynamasına" olduğunu söyledi. Daha önce yapılan Anayasa değişikliğinde de AKP'nin bazı maddeleri getirip "dayatmada" bulunduğunu vurguladı. Koç, "Biz de 1982 Anayasası'nın dayatmacı olduğunu kabul ediyoruz, birçok maddesinin değişmesini istiyoruz" deyip ekledi: "Şimdi yine AB takvimi yaklaştı, haydi gelin 10 madde değiştirelim diyorlar." CHP'nin, dokunulmazlıkların aynı paket içinde gelmesine yaklaşımı ne? Haluk Koç, soruyu yanıtlarken bugüne kadarki politikalarından farklı bir tutum izledi: "10 maddelik paketle birlikte de gelebilir, yeter ki iradeyi görelim..." Bu açıdan bakıldığında, CHP ve AKP Anayasa değişikliği konusunda farklı düşünmüyor. Sorun ise yöntem ve üsluptan kaynaklanıyor. Örneğin, CHP'ye Anayasa değişiklik taslağı dün Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Volkan Bozkır ve AB Genel Sekreteri Murat Sungar tarafından iletiliyor. CHP her ne kadar bunu sorun etmiyor ise de bu dakikaya kadar iki parti yöneticileri bir araya gelip de Anayasa değişikliği üzerinde konuşamıyor. AKP'deki sıkıntı Hatta, AKP yönetimi taslakla yeni karşılaştığında tepki gösteriyor. İşkence ve savaş suçlularının Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına olanak tanıyan maddenin paketten çıkarılması için bastırıyor. Anayasa de- ğişikliği üzerinde sadece CHP ile değil, 4 milletvekili ile TBMM'de temsil edilen DYP ile de görüşülmüyor. DYP Lideri Mehmet Ağar, dün sorumuz üzerine kendileriyle de konuşulmadığını belirtip şöyle dedi: "Bunlar önemli değil, biz AB yolunda Türkiye'nin önünü açarız, dokunulmazlık falan gibi meselelerle tıkamayız..." Anayasa paketi taslağı dün Meclis'e gelirken milletvekili sayısı üzerindeki hesaplar tekrar yapılıyor. AKP'nin Meclis'te 366 oyu bulunuyor. DYP'nin 4 milletvekili de buna eklendiğinde paketin referandumsuz geçmesi için gerekli 367 oy bulunuyor. CHP'den de gizli oylamada gelecek destek hesaba katıldığında kağıt üzerinde bir sorun gözükmüyor. Sorun, her zamanki gibi yine üslup, yöntem ve diyalogsuzluktan kaynaklanıyor.
|